bugün

knight online

bolum: 3

Yaratılış kumaşının hassas bir yapısı vardı. Patos'un ve Cypher kimliğindeki yeni Patos'un getirdiği degisikliklerle, Carnac değişim sinyalleri vermeye basladı. ilk basta, çok önemli olmayan değişimlerdi bunlar. Ciceklerin kokusu yok olmaya, mevsimler tahmin edilemez bir hal almaya, ve o arada bir kahverengi su akmaya basladı. Insanların farkettiği bu şeylere yorumuysa su oldu: "Hiç bir acıklamaya gerek yok, bazen bir şeyler oluverir."

Bütün bunlar Cypher'in yaptıkları değildi, kendisine göre o yeni buldugu bu oznelerle çok meşguldu. Yıllar sonra, insanoğlu alti büyük kralliga bolundu: savaşcılığıyla ünlü Cole ait Hellsgarem, limanları ve gemileri celikten Buegrant, beyaz şehir Arrdeam, hasadi muhteşemligiyle ünlü olan Planisad, ticaretin merkezi Brisbia, ve en son olarakta bütün bunlardan en uzaktaki El Morad.

Iste bu zamanlarda, ilginç yaratıklar Carnac'ın her tarafında görünmeye basladılar. Önceleri, onların kurtlar, ayılar veya diger vahşi hayvanlardan olabilecekleri sanildi.

Ama onlar farklıydı.

Her gecen yıl farklılıkları daha da büyüdü. Taştan varlıkler, sihir, ve herşeyden kotusu daha önce arkadas olanlar şimdi anime edilmis, yasami kendilerinin anladıği bir ortama dönüştürmeye yani olumu getirmeye calisan cesetler olarak yeniden dünyaya gelmisti.

Uzun zaman gecmeden, bu cehennemden gelen yaratıkların sayısı öyle çok arttı ki, yüksek duvarların ve savunmacılarınin korudugu insan şehirleri bile onların gücüne boyun eğdi. ilk olarak Planisad düştü ve haliyle yiyecek kaynakları azaldı. Daha sonra Brisbia ve Arrdeam düştü. Güçlü barbar krallık Hellsgarem bile ayakta duramadı. Düşmesine izin vermeyip kendi şehirlerini kendileri yaktılar. Bazı hayatta kalanlar Buegrants'in gemileriyle kendi şehirlerini terk edip, deniz yoluyla El Morad'a kactilar.

El Morad'in yoneticısı Kral Manes sığınmacıları ön yargı yapmadan aldı. Hali olanlara da orduda yer verildi. Yeni savaşcılar yetistirildi, saldırı baslamadan, malzemeler getirildi, silahlar yapıldı ve zırhlar parlatıldı. El Morad'in vatandasları şehirlerinin dusurulmesine izin vermemeye kararlıydi ve daha önce başka şehirlerden kacıp gelenler bu şehirdekilere tamamen sagdiktilar. Zaten El Morad dusurulurse gidecek başka yerleride yoktu. Bazı olaylarla birlikte, önemsiz El Morad insanoğlunun en son tutundugu güçlü yer olarak kaldı. Eger düşerse insanoğlunun var olusu duracaktı.

Kazanılan ilk güvenden sonra, saldırılar zaman, sıra, ve düzen gözetmeksizin yapılmaya devam etti. Yedi uzun yıl savaştılar ve yedi uzun yıl Kral Manes cektikleri eziyete karşı sagir kulak ve kor göze dönen tanrılara dua etti. Tarihin onların çektiği eziyeti biraz daha ileriye götürmesine rağmen, kahramanlarımız ilk iki yıl sonrasinda, saldırılara alistilar ve kendilerini gelistirdiler. Basariya gidiyorlardı. Duvarlarınin güvenliginin dışına çıkmaya bile cesaret ettiler. Metal için şehirin arkasındaki dağlara tünel kazdılar. Silahlı birlikleri ormana göndererek tahtalar topladılar. Yiyecek bulmak karşılaştıkları ilk sorun olarak öne çıktıysa da, nüfusu dağ içlerine ve yer altına kaydırarak yeterli ölçüde ekip biçilecek arazi elde ettiler.

Üçüncü yıl, yetenekli ve tecrübeli savaşcılar bu canavarları avlamaya basladılar. Küçük sayılar halinde seyahat eden bu birlikler (partiler) zayıf yaratıkları ve diğerlerinden çok ayrı kalmış canavarları bulup öldürdüler. Bu savaşcılar geriye macera ve ihtişamin hikayelerini getirdiler. Daha sonra bu birlikler (partiler) kendilerini organize ederek Pianna Şovalyeler'ine(Pianna Knights) dönüştüler. El Morad'dan ayrı yaşadılar ve hayatlarını işlerine adadılar. Hatta iclerinden bazıları sihir ve iyileştirme sanatlarını öğrendiler. Insanlar olumlu olunca unutulmus olan sanatlardı bunlar.

Yedinci yılın son gecesi, siradışı birşey oldu. El Morad üstüne kırmızı yağmurlar yağmaya basladı. Yeşil bir sis bulutu yakınlaştı. Yıllar sonra ilk defa bir alarm verildi, herkes kapılara koştu ve bir çok kişi korkuyordu.

Kral Manes onu kimin dinlediğinden habersiz dua etti. Bu kez ona cevap veren Cypher olmuştu.

Kral Manes "Çok uzun süredir dua ettiğim sendin. Neden şimdi cevap veriyorsun?" diye sordu. Tanrılar su ana kadar hiç cevap vermemişlerdi ve birçok kişi varlıklarından şüphe duymaya başlamıştı.

"Gerek yoktu" diye bir cevap geldi.

"Hergün bir insanım ölüyor, bundan daha büyük bir gerekçe mi var?"

"Gerek yoktu"

Kurtuluşu görmek için kararlı olan kral, "senin herşeye gücün var, herşey düzene girecek, bizler senin hizmetkarlarınız" dedi.

"Hizmetkarlar doğan sonuclardan muaf değildir. Bugün kendimi size gösteriyorum, son yakındır. Bu yoketmeyi ben istemedim, benim gücüm bunu başlattı ve bunu itiraf etmek beni mutlu ediyor."

Kral kızarak "Sen bir tanrı olabilirsin Cypher, fakat kimsenin moralimizi bozmasına izin vermeyecegiz!" dedi. Kral ayaga kalktı ve kılıçını cekerek sesin geldiği yone doğru yükseltti. "Eger bize yardım etmeyeceksen, sonumuza beraber gideriz!" dedi.

Fakat Cypher o sırada zaten gitmisti.