bugün

the sheltering sky

filmin sonunda yer alan ve davudi bir ses tonu ile fısıldanan;

"ne zaman öleceğimizi bilmediğimiz için, hayat hiç bitmeyecekmiş gibi gelir. ama hiçbir şey çok tekrarlamaz kendini. aslında çok az tekrarlar.

çocukluğumuzun bir öğleden sonrasını, öyleki, hayatınızı onsuz düşünemediğiniz, sizi derinden etkilemiş bir öğleden sonrayı, daha kaç kez anımsayabiliriz ki ?
belki dört, beş kez daha. belki o kadar bile değil. dolunayın çıkışını daha kaç kez izleyebileceksiniz?
belki yirmi ama yine de her şey sonsuzmuş gibi gelir. "

sözü ile amerikalı genç çiftin (port ve kit) kuzey afrika kentleri ve çöllerindeki acıklı hikayesini anlatmıştır. lakin tifodan ölen "port" mudur özgür olan yoksa hastalıklı bir yaşamın ardından mutsuzluğa teslim olmuş bir ruh olarak "kit" mi?

ve izleyiciye damardan verilmek istenen "acı çekmek özgürlükse özgürüz ikimizde" mottosu mudur?

bence, iki insan arasındaki "o aşılamayan uzaklık"ı aşmaya çalışırken cama çarpıp durma durumudur.

hastalıklı bir aşk'ın tarafları... sözüm size;

"çöl çok büyüktür, ama hiçbir şey gerçek anlamda kaybolmaz orada." (esirgeyen gökyüzü)