bugün

bukalemundan mektuplar

selamlar olsun sana tozlu bir pavyon köşesinde, masum bir şekilde duran sandalyenin kadife kaplaması,

--zaman--

serin bir yaz akşamına neden olan, kuzeyden esen rüzgarlar çok meğillidir adamı aşık etmeye. bol yıldızlı bir ege sahili düşünün, karşınızda midilli öylesine heybetli. kumsal soğumuş -sabah ayakları kavuruyordu oysa-. sahile vuran dalgalar ruhunuzu cennetten gelen bir melodiyle besliyor. ay gökyüzünde dururken ışıklarını savuruyor dört bir yana.

--zaman--

sıradan ailelerin ve dürüst memurların oturduğu 7 katlı bir apartmandaki asansörün acil duruş düğmesinin çalışırlığını kontrol eden su satıcısının tedirginliğini yaşıyordu kalbim. sevdanın söylenebilirliği üzerine geçen düşünce saatleri bedenimi yormaz iken ruhuma derin sancılar bırakıyordu. reddedilmek yükleminin gurura olan etkisi ne derece yıkıcı olacaktı? bir 'seni seviyorum' demenin ne sakıncası olabilirdi ki? oysa ne yiğitler vermişti kendini rakıya korkak bir sevda haykırışının ardından?

sevilmek mi seviyordum ben?

seviyorken mi seviliyordum?

hayır... hayır...

yalnızlığım bana aşık olmuştu.

-----------------

karşılık veriyordum bu acı dolu aşka üstelik.

-----------------

(bkz: #4147731)