bugün

monk

adrian monk bir dedektif. ama o'nu diğerlerinden farklı kılan sayısız özelliği var.

obsesif kompulsif kişilik bozukluğu yaşıyor. sayısız fobisi ve takıntısı var. aynı zamanda mükemmel derecede dikkatli ve özenli. özellikle iş konusunda...

tabii hastalıkları yanında sürekli bir yardımcı bulundurma zorunluluğuna itiyor monk'u. tabii ya; el sıkıştıktan sonra elini sileceği ıslak mendillerini, bilimum ıvırını zıvırını kim taşıyacak? çöpte birşey arayacağında kim girecek?

ancak dediğim gibi mükemmel derecede dikkatli birisi monk. modern bir sherlock holmes adeta. ufacık bir ayrıntıdan katili anlayabilen, ki anladığında da yüzünde sempatik bir gülümseme hasıl oluyor, ve şimdiye kadar bir tek karısı trudy'nin katilini yakalayamayan - ki karısını kaybettiği için obsesif kompulsif kişilik bozuklukları yaşamaktadır - adrian monk, tatile gider katil yakalar; uçağa biner katil yakalar; nefes alış verişinden oturup kalkışından bir insanı kolayca analiz eder...

dizinin özelliği ise şudur; genelde katili ve cinayeti başta izleriz. sadece neden ve olayların birleştirilmesine şahitlik etmek için 40 dakikamız vardır. ki buna da değer, monk'u izlerken cinayeti unutup gideriz...

üstelik dizi emmy ödüllü ve güzel oyunculuklarla, sempatik mimikler ve yerinde jestlerle süslenen bir havaya sahip.

yani; izlenmeyi ve arşivlenmeyi sonuna kadar hakeden bir polisiye komedi.