bugün

pekin de sonbahar

kütüphanede dolaşırken rastladığım, içimde neden olduğunu bilmediğim bir okuma dürtüsüne yol açmış kitap. iyi ki de okumuşum dedirtmiştir.
pek acıklı bir aşk hikayesini anlatır.

--spoiler--
amadis dudu adlı bir eleman, 975 numaralı bir otobüsü kaçırmaktan kafayı yicek duruma gelir. inat eder, otobüse bindiğinde gidebildiği kadar gider. otobüs onu egzopotamya çölüne götürür. anne ve angel isimli iki mühendis arkadaş da amadis'in çöle demiryolu yapma projesine dahil olurlar, çölde demiryolu ne arıyosa artık. böyle saçma rastlantıların oluşturduğu romanda angel adlı arkadaş, anne'in sevgilisine*
aşık olur, tüm roman boyunca onun hüznüne şahit oluruz. ancak romanın anlattığı tek şey bu değildir tabi. biçok insan ilişkisini ilginç diyaloglarla ve mecazla anlatır. "içi pembe astarlı kadın" gibi söz öbekleri vardır.*
bi de anne'in amadis ile girdiği diyaloglardaki eşcinselliğe bakış açıları insanı düşündürür.
-- spoiler--

neyse pek güzeldir, pek hoştur, insanın içinde garip hisler bırakır bittiğinde.