bugün
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı94
- çocuğunuzu özel okulda okutur musunuz25
- dokunmaya kıyamadan sevmek16
- fethullah gülen şu an ne yapıyordur11
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası19
- mauro icardi10
- selahattin demirtaş'ın 42 yıl hapis cezası alması16
- fred'in gs orta sahasını kucağa alması9
- fenerbahçe11
- manitayla yapılacaklar15
- avrupanın zenginliğini hırsızlığa borçlu olması24
- sık sık aldığınız iltifatlar15
- mert hakan yandaş20
- erkolar kapatılsın13
- icardi190515
- nurcuların fetöcü olduğu gerçeği8
- muharrem ince'nin diyanet kapatılsın mı anketi13
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz12
- arda güler13
- tc'yi atatürk değil ingiliz ve yahudiler kurmuştur32
- türklerden adam çıkmaması9
- anın görüntüsü22
- alex de souza12
- karıya kıza doymuş erkek25
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi17
- 19 mayıs atatürk ü anma gençlik ve spor bayramı10
- bik bik'in cinsiyeti14
- ninja turtles lar nasıl para kazanıyor11
- bir erkekten duyulabilecek en güzel söz12
- karın gözünün önünde biriyle olursa büyü bozulur9
- bir gün önce tanışılan kızın yazlığa davet etmesi9
- gulmekicinyaratilmis8
- travestilerin genelde kürt olması14
- kadınlar olarak erkeklerle sevişmiyoruz19
- üstteki yazarın yaşını tahmin etmek19
- çok üzgünüm sözlük8
- aşık olmadan sevişmek9
- mühendis erkeklerin genel özellikleri16
- nervio8
- türklerin çok kolay devlet kurması8
- kötü gününde sevdiğine mi gidersin seni sevene mi14
- insan olmaya ceyrek kala13
- etine dolgun kız8
- fatih terim9
- taktik verin15
- gecenin şarkısı10
- icardi1905 adamdır12
- her türk vatandaşına türkiye gezisi12
- sizi cuma saflarında göremedim sözlük10
- risale i nur21
allah cümlenizin cezasını versin. hayvan herifler.
ulan amma sinirlendim şimdi bak. bu hayvan oğlu hayvanlar herkesin etrafında vardır. başlarını en yakın arkadaş şeklinde tabir edilen, kan kardeşi sıfatının kısaltılmışı olan kanka adı verilen ibne arkadaş çeker. yanındaki iki üç deyyüsle beraber o güne kadar hiç görülmemiş bir biçimde, birlik ve beraberlik şarabı içmişçesine iş birliği yapıp seni rezil etmek için ellerinden geleni yapar çemçük ağızlılar. dur hafız anlatıcam şimdi...
ortaokul yıllarında bir kızdan hoşlanıyodum. o yıllara kadar sap geldim sap gidicem mottosunu benimseyen, etrafındaki olaylardan en son haberi olan bir mal olarak son derece kendimle barışık bir şekilde yaşıyordum. taa ki en yakın arkadaşlarım yakalamacılık oynadığımız, saçlarını çektiğimiz, kızdırdıklarında hiç çekinmeden sanki erkek kardeşlerimizmiş gibi küfür edebildiğimiz kızlarla birer birer çıkmaya başlayana dek. katıksız saf olan şu bünyemin etrafımdaki bu alengirli değişimi fark etmesinin iki yıl sürmesinin tek ve yegâne sebebinin bilgisayar oyunları olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. comodore 64'ümüz varıdı. kaset falan alırdık hep. müzik kasedi değil 90'lı genç. o zamanlar şimdiki gibi ekran kartları, 3d oyunlar falan yok. bildiğin kasetteydi oyunlar. yaa yaa...
her neyse; bir gün okulda nöbetçi olduğum günlerden birinde yanıma yan sınıftan gülbahar geldi. "yaa zor diil mi nöbetçilik falan?" tandanslı sorularını, kadınların karmaşık doğasını çözememiş ve hatta tüyü bitmemiş yetim olan bünyemin anlaması mümkün değildi tabii. lan sanki ilk defa nöbetçi görüyor kız. inceden asılıyor işte hıyar. "yok yaa hiç zor diil ehemehe" dedikten sonra kız, doğasının ona emrettiği şekilde memelerini sıvazlamaya başladı. yok lan bu başka hikayeydi. kız, doğası gereği inceden, hissettirmeden, sanki antiloba yaklaşan bir aslan gibi, ceylanı kovalayan bir çita gibi, geviş getiren damızlık bir inek gibi(şişkoydu lan) sinsice ve hızlıca daha özel sorulara geçmeye başladı:
- kız arkadaşın var mı?
+ hayır yok..
- aa nasıl olmaz. çok tatlısın halbuki.
+ ehehe teşekkür ederim. (okul bitse de lotus oynasam monako!)
- sana bir kız ayarliyim mi? (:p) (smileyli konuştu lan aynı böyle...)
+ hıı? kız mı? ne diyosun sen ahlaksız. pis sapık. ırz düşmanı. yetişin komşulaaar. kız dedi. ayarlamak dedi..
- aa deli misin be! iyilik yapmaya çalışıyoruz şurda. (çakaal. ağzını arıyorum demiyor da...)
+ tamam olur o zaman. (tamam diyeyim gider belki.)
tam o sırada merdivenlerden bize doğru gelen serpille (ki kızın adını sonradan öğreniyorum) göz göze geldim. işte o an, sanki antilobu yakalayan bir aslan gibi, ceylanı avlamış bir çita gibi, geviş getiren bir inek gibi içimde şimşekler çaktı. (sonu olmadı tamam.) "gülbahar, bini bi kizle teniştirsene" dedim. sesime ne olmuştu bilmiyorum.
bir hafta sonra falan gülbahar sayesinde kızla tanıştımdı. teneffüs vakti okulun bahçesinin bir köşesinde yan yana oturmuş konuşuyorduk. konu nerden geldi, nasıl oldu bilmiyorum ama patenci bir çocuktan açıldı. çok yakışıklıymış da, çok coolmuş da (bu cool lafına da gıcığımdır aga. allah'ın cool'u olm işte. ne abartıyosunuz?!) efendime söyleyeyim çok hoş çocukmuş. ben tam cesaretimi toplayıp "serpilciğim bu patenci, kaykaycı dediğin tipler sağlam ayakkabı değildir bak. bugün seni seviyorum der, yarın hoop başka kızın kollarına gider. çok ibne olur bunlar. çok pis aldatırlar." deyü ortamı hazırlayıp ardından "bak hem etrafında sana layık olabilecek başka tatlı çocuklar da vardır. bence biraz gözlerini açmalısın. bak iyice etrafına. bak bak. yanına bak şimdi ehehe. yanındayım lan bak heheh." diyerek dahiyane bir şekilde kızı tavlayabileceğimi düşünürken deyyüs oğlu deyyüsler "ooo anlayalııııım ohoahpaoh. revenge'a bakın lan. kızla oturuyo hahaha. ne iş oğluuum puhauhaaha" diyerek hem romantik atmosferi hem de kızın gözündeki 2.5 gramlık karizmamı anında süpürdüler.
eğer şu anda beni okuyorsalar onlara uludağ sözlük aracılığı ile buradan seslenmek istiyorum:
en üstteki cümleyi okuyun ibneler.
ulan amma sinirlendim şimdi bak. bu hayvan oğlu hayvanlar herkesin etrafında vardır. başlarını en yakın arkadaş şeklinde tabir edilen, kan kardeşi sıfatının kısaltılmışı olan kanka adı verilen ibne arkadaş çeker. yanındaki iki üç deyyüsle beraber o güne kadar hiç görülmemiş bir biçimde, birlik ve beraberlik şarabı içmişçesine iş birliği yapıp seni rezil etmek için ellerinden geleni yapar çemçük ağızlılar. dur hafız anlatıcam şimdi...
ortaokul yıllarında bir kızdan hoşlanıyodum. o yıllara kadar sap geldim sap gidicem mottosunu benimseyen, etrafındaki olaylardan en son haberi olan bir mal olarak son derece kendimle barışık bir şekilde yaşıyordum. taa ki en yakın arkadaşlarım yakalamacılık oynadığımız, saçlarını çektiğimiz, kızdırdıklarında hiç çekinmeden sanki erkek kardeşlerimizmiş gibi küfür edebildiğimiz kızlarla birer birer çıkmaya başlayana dek. katıksız saf olan şu bünyemin etrafımdaki bu alengirli değişimi fark etmesinin iki yıl sürmesinin tek ve yegâne sebebinin bilgisayar oyunları olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. comodore 64'ümüz varıdı. kaset falan alırdık hep. müzik kasedi değil 90'lı genç. o zamanlar şimdiki gibi ekran kartları, 3d oyunlar falan yok. bildiğin kasetteydi oyunlar. yaa yaa...
her neyse; bir gün okulda nöbetçi olduğum günlerden birinde yanıma yan sınıftan gülbahar geldi. "yaa zor diil mi nöbetçilik falan?" tandanslı sorularını, kadınların karmaşık doğasını çözememiş ve hatta tüyü bitmemiş yetim olan bünyemin anlaması mümkün değildi tabii. lan sanki ilk defa nöbetçi görüyor kız. inceden asılıyor işte hıyar. "yok yaa hiç zor diil ehemehe" dedikten sonra kız, doğasının ona emrettiği şekilde memelerini sıvazlamaya başladı. yok lan bu başka hikayeydi. kız, doğası gereği inceden, hissettirmeden, sanki antiloba yaklaşan bir aslan gibi, ceylanı kovalayan bir çita gibi, geviş getiren damızlık bir inek gibi(şişkoydu lan) sinsice ve hızlıca daha özel sorulara geçmeye başladı:
- kız arkadaşın var mı?
+ hayır yok..
- aa nasıl olmaz. çok tatlısın halbuki.
+ ehehe teşekkür ederim. (okul bitse de lotus oynasam monako!)
- sana bir kız ayarliyim mi? (:p) (smileyli konuştu lan aynı böyle...)
+ hıı? kız mı? ne diyosun sen ahlaksız. pis sapık. ırz düşmanı. yetişin komşulaaar. kız dedi. ayarlamak dedi..
- aa deli misin be! iyilik yapmaya çalışıyoruz şurda. (çakaal. ağzını arıyorum demiyor da...)
+ tamam olur o zaman. (tamam diyeyim gider belki.)
tam o sırada merdivenlerden bize doğru gelen serpille (ki kızın adını sonradan öğreniyorum) göz göze geldim. işte o an, sanki antilobu yakalayan bir aslan gibi, ceylanı avlamış bir çita gibi, geviş getiren bir inek gibi içimde şimşekler çaktı. (sonu olmadı tamam.) "gülbahar, bini bi kizle teniştirsene" dedim. sesime ne olmuştu bilmiyorum.
bir hafta sonra falan gülbahar sayesinde kızla tanıştımdı. teneffüs vakti okulun bahçesinin bir köşesinde yan yana oturmuş konuşuyorduk. konu nerden geldi, nasıl oldu bilmiyorum ama patenci bir çocuktan açıldı. çok yakışıklıymış da, çok coolmuş da (bu cool lafına da gıcığımdır aga. allah'ın cool'u olm işte. ne abartıyosunuz?!) efendime söyleyeyim çok hoş çocukmuş. ben tam cesaretimi toplayıp "serpilciğim bu patenci, kaykaycı dediğin tipler sağlam ayakkabı değildir bak. bugün seni seviyorum der, yarın hoop başka kızın kollarına gider. çok ibne olur bunlar. çok pis aldatırlar." deyü ortamı hazırlayıp ardından "bak hem etrafında sana layık olabilecek başka tatlı çocuklar da vardır. bence biraz gözlerini açmalısın. bak iyice etrafına. bak bak. yanına bak şimdi ehehe. yanındayım lan bak heheh." diyerek dahiyane bir şekilde kızı tavlayabileceğimi düşünürken deyyüs oğlu deyyüsler "ooo anlayalııııım ohoahpaoh. revenge'a bakın lan. kızla oturuyo hahaha. ne iş oğluuum puhauhaaha" diyerek hem romantik atmosferi hem de kızın gözündeki 2.5 gramlık karizmamı anında süpürdüler.
eğer şu anda beni okuyorsalar onlara uludağ sözlük aracılığı ile buradan seslenmek istiyorum:
en üstteki cümleyi okuyun ibneler.
güncel Önemli Başlıklar