bugün

ahmet telli

saklı kalan

günlüğü eksik tutulan güz, usulca çekilmiş de kıyıya
bütün gürültülerden uzakta, eğiriyor suların köpüğünü
belli ki duymuyor, dağların uğuldayan yalnızlığını

bekleyişin ve acıların uğultusudur yalnızlıklar
kimi kez kuşatabilir büsbütün doğayı, aşkı ve yaşamı
ama kayalıkların karanlıklarına, hiç sığar mı bir doğanın yalnızlığı?

bir çiçek bile doldurabilir, uçurumların derin oyuklarını
oysa o bir çatlaktan fışkırıp bir yangın gibi büyüyendir
belli ki duymaktadır kalbinde aşkın saklı yalnızlığını

anımsanan ne varsa şimdi biraz acıya dönüktür yüzü
ve solgun bir gülümseyiş gibi sararken sessizliği
taşır bekleyişin gizinde aşkın saklı yalnızlığını

günlüğü eksik tutulan güz, eğirirken suların köpüğünü
ey alıngan susuşundan üzünç, gizli öfkesinden kan sızan!
kalbini suların göğsüne bastır, duyacaksın kalbimizin atışlarını.

suçlama beni

suçlama beni böyle bırakıp gidiyorum diye
bağrımı yakan bir yaradır bu ayrılık şimdi
bilki kanımdadır sevişmelerin yangını
öylece girerken gecenin bağrına
taşıyorum sımsıcak gülümseyişini
yaşanan günler hayatı oyarak gedikler açıyor
durulur mu artık durgun sularda bekleyerek seheri
talan ediliyor bahar ve aşk
öyle bir soygun kidurulacak gibi değil
vurmazsak eğer kendimizi yola
yaşamak zorunlu, kurtarılırsa eğer bahar ve aşk
ve şimdi hayat, acı yeşil bir keder renginde
hayatın ve sevincin kederi alt ettiği yer
kavganın ortasıdır ki
umudun çiçeklenişi aşkın yengisidir bu
ey anısıyla kalbimi yakan; kederlenme hemen
ve suçlama beni böyle bırakıp gidiyorum diye.

ahmet telli.