bugün

islam

tıpkı proto hristiyanlık gibi, önceleri selefiliğe daha yakın bir çizgideyken, orta doğunun kadim kavimleriyle karşılaşıp etkilenen arap fatihlerle sünni islam akidesi doğmuş, kurana alternatif olarak insan aklı da vahyin bir parçası kabul edilmiştir.

bunun en basit örneği, kuran allahı gökte, arşta istiva eden bir yaradan olarak tasvir ederken, eşarilik ve antik yunan felsefesini gazali, hikmet ve rabıta ekseninde bir araya getiren sünniler, bilhassa da kelamcılar onun zaman ve mekan ötesi olduğunu iddia etmiştir.

halbuki, kuran ortaya çıktığında arapçada ne zaman, ne de mekan mefhumu, ne de bu felsefi kavramların gelişimine açık bir toplum mevcut değildi!

allahın zaman ve mekan ötesi olduğuna dair ne bir hadis kaydı, ne de tek bir ayet yok. biz, aklın ayetlere paralel bir bilgi kaynağı olduğuna iman etmişiz...