bugün

josef stalin

hakkında tonla iftira olan ve hakkında, inter yayınları'ndan çıkma - "eserler" kitabının okunması gerektiğini düşündüğüm şahsiyet.

tatar-ahıska sorunu:

"Tatarların bir kısmı Kızıl Ordu’ya karşı faşistlerden daha vahşice davranmışlardır. Örneğin canlı yakaladıkları 12 Sovyet paraşütçüsünü yakarak öldürmüşlerdir. Mart 1942’de Canköy’de 200 Çingeneyi gazla zehirleyerek öldürmüşlerdir. Sudak’ta esir düşen Kızıl Ordu mensuplarını infaz edenler de Tatar infaz mangasıdır. NKVD’nin tutukladığı Osman Setarov 37, Osman Abdulreşidov 38 Kızıl Ordu askerinin infazını gerçekleştirmiştir. Bütün bunların neticesinde SSCB içişleri halk komiseri Lavrenti Beriya’nın Devlet Savunma Komitesi başkanı iosif Stalin’e verdiği 10 Mayıs 1944 tarihli raporda Tatar Türklerinin Nazilerle büyük oranda işbirliği yaptığı ve yerel halkın tanıklıklarına dayanarak Nazilerden daha zalim davrandıkları belirtilmiştir. 11 Mayıs 1944 tarihinde de Devlet Savunma Komitesi Başkanı Stalin tarafından 5859 numaralı kararname yayınlanmıştır.

Kararda sürgüne gönderilenlerin temel ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı ayrıntılı bir şekilde yazılıdır: Her aile yanına 500 kilogramı geçmeyecek kadar kişisel eşyasını alabilecekti. Geride kalan menkul ve gayri menkul malları sayım yapılarak teslim alınacak ve gittikleri yerde karşılığı verilmek üzere kaydedilecekti. Sürgünlerin bindirilecekleri her bir trene bir doktor ve iki hemşire ile tıbbi malzeme verilecekti. Yolda her gün sıcak yemek ve normlara uygun diğer gıda verilecekti. Özbekistan’da yerleştirilmeleri için Özbek SSC liderliğine ayrıntılı talimatlar verilmişti. Savaş koşullarında belgelerde yazıların hepsi sağlanamamış olsa da bu halklara gerçekten soykırım uygulanmak istense bu kararlar alınmazdı. Kırım’dan 191,044 Tatar Türkü sürgüne gönderilirken yolda ölenlerin sayısı 191’dir. Tren yolculuğunda ölenlerin sayısı Tatar ve Türk milliyetçilerinin abarttığı gibi on binler değildi. Yaşlılar ve hastalığı olanlar savaş koşullarındaki bu tren yolculuğundan kötü etkinlenmiş ve elbette içlerinden ölenler olmuştur. Ama büyük bir ölüm-kalım savaşı içerisindeyken her devlet böyle sürgün kararları alabilir.

Özellikle de askere alınmışların birçoğu düşmanla işbirliği içine girer ya da asker kaçağı konumuna düşerse bu zaten kaçınılmaz olur. Sürgün tarihinden 1 Ekim 1948 tarihine kadarki süreçte, yani bu 4 yılda ölenlerin sayısı da 44,887’dir. Bu sayıdan doğal ölümleri çıkardığımızda sayı yine normalin biraz üstündedir."

gulag kampları:

american historical review, yalanlamıştır.