bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

yine akşam oldu sensizliğimde benim bensizliğinde bilmem sen nerde...

oysa ki ne güzel oluyordu bir elmayı paylaşırken gözlerinde ki gülüş bendeki paylaşmış olmanın verdiği sevgliyle karışık mutluluk.

istanbul sevgilileri alıp en güzel vapurlarlar ile tur attıran istanbul sevglileri alıp toprağın en alt tabakasına atan. ne aşklar yaşanmıştır leyla ile mecnun gibi bazende kerem ile aslı misali sadece bana mı yaşatır tam olmuştu derken yalnız bir adaya düşmek rubinson Crusoe ve hayta cama gibi.

hep aşk aşk deriz de insanı yalnız bu mu bunalıma sokar. yok be arkadaş uzun zaman önce rastladı ve geçti gitti sadece bazen hüzünlere boğar bir kaç kadeh içinde aniden bu hüznün yerini felekten bir gece çalar.

yine bir aşkam daha efkarla karışık neşeli bir adam. nereye baksa gitmek istediği bilmediği uzak birkaç şehir kasabası. deniz kenarı, etrafta balığa çıkmak için bekleyen takalar, kurulmuş mangal daha yeni açılmış bir şişe rakı ve tamamlayan balıklar.

hoşgeldin diyenlere 'hoşbulduk' der. içten bir sesle kaçmak istediklerine 'elvada' der...