bugün

uludağ sözlük

Birkaç gün önce yazdığım entryi okuyordum;

"arada.. ayda: senede birkaç defa uğruyorum sözlüğe. kart gelin misâli ana ocağımdaki eski sandukayı karıştırır gibi geziniyorum entryler arasında. eski kokmuyorlar elbet ama yeni de değiller.

birçok şey gibi düşüncelerin altında yatan tanımların da modasının değiştiğini anlıyorum. gençliğimin heyecanında hayatıma temas eden gerçek kişilerin haricinde benliğimin içinde hazine odası gibi sakladığım bir mabed burası. umutlarımın, hezeyanlarımın, ilk tecrübelerimin göğsümde zıpır-zıpır yarattığı hisler düşüveriyor aklıma. ölüyü yâd edermiş gibi kalbimi acıtıyor bu hisler. zira buralar eskiye özlemle baktığımdan değil benliğimin hatıralarında gezdiğimden önem kazanıyor. asıl tanıma geliyorum; nerede olduğumu bazen ben de bilemiyorum.

tıpkı benliğim gibi yılların oradan oraya savurduğu bu vücudum bir yerlerde mabedini hazırlayıveriyor. laf-ı güzaf: kâh oradayım, kâh buradayım."

Farkettim ki bu platform çok şeyler katmış bana. Ekşi'de edinemediğim pek çok şey. Nedendir? Ben de bilemiyorum. Platform kıymetli değil ama içindekiler -o zamanlar için- kıymetliydi. Eskiyi özlüyormuşum meğerse! insan için eskide kalan arkadaşlıklarını özlemek evrensel bir duyguymuş gibi. O zamanlara ve kıymetli kılan tüm yazar arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim. iyi ki vardınız.