bugün

tanımadığın birisinin arabasına binmek

Mimarlık haricinde babamla ortak işlerimiz var ve yanımda nakit-değerli maden veya maden tozu-takı-antika bulunması çok olağan… hatta uzun yoldaysam yüzde doksan vardır.

Bir keresinde araba nasreddin hoca türbesi gibi hıncahınç doluyken, Salihli’nin çıkışındaki ışıklarda çat diye kapım açıldı. içeri izbandut gibi tipsiz bir herif bindi, yanında da kendisi gibi bir tane daha.. efendim, “arkadaşı 300-500 metre ileriye kadar götürür müsün” tiyatrosu. Yolu bilenler bahsettiğim yere aşinadır, sonrasında kocaman boş bir tarla dizisi başlıyor, saat gece 10:30 falan. inerdin, inmezdin; ben zor kullanıcı bir tedbir marifetiyle “inin, arabam müsait değil” dedim. Bunlar beklemiyordu, “abinin arabası müsait değilmiş” diye ağızlarında bir şey gevelediler ve geldikleri gibi seri bir biçimde gittiler.

Sayısını unuttuğum yıllar boyunca işimi yaptım, hatırladığım 5 tane anıdan biri budur, üstelik de kötü bir anı olarak.

Bir de, benzer bir olayı 2000’lerin başında gürcistan’da yaşamıştım.. o zamanlar gürcistan, hatta azerbaycan itin serserinin bayram yeri gibiydi..

Velhasıl, dikkatli olmakta faide var.