bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

öylesine yazmak geldi içimden yazdım. kelimelere dökmek istedim hissettiklerimi. bir anda yazmak istedim ve yazdım. kime olduğunu bilmeden başladım yazmaya, neden yazdığımı bilmeden. ama yazmak geldi işte içimden, bilmeden de olsa yazmak.
annemi özledim, kardeşimin sesini duymadım iki gündür, pazartesi günü finaller başlıyor zaten. bir de bu ara havalar çok soğuk, hasta olup duruyorum hemen. canım sıkılıyor sürekli, dalıp dalıp gidiyorum. bu aralar bir şey var üzerimde sebebini bilmediğim. bunu yazmak istiyorum. üzerimde bir yük, ağırlık işte, ayağa kalkarken hissediyorum onu en çok, bacaklarım titriyor sanki... bu ara bi garip oluyor içim, başıma ağrılar giriyor. karnımda bir aralar uçuşan kelebeklerin ömrü doldu sanırım, hepsi gitmiş o eski kıpırtıdan eser yok. giderek monotonlaşıyor her şey, kendimi karışık bir rapsodide buluyorum. bazen kayboluyorum kendimde, bir bakıyorum hayatla göz gözeyim, bir bakıyorum hiç birşey yok.
isyana yaklaşık bir yerdeyim, öylece bekliyorum. biri bir dokunsa, bir bassa yarama, dökeceğim içimde ne varsa. biri bir sorsa derdin ne diye susup kalacağım. biri gelse tutsa elimden, ben boynuna atlayacağım. biri yaklaşmaya kalksa bana, hemen kaçacağım. biraz cesaretimi toplasam, köşedeki marketin camını kıracağım. yüreklendirse biri beni, biraz destek görsem, hayatımdaki tüm kırıkları yapıştıracağım. kalkabilsem ayağa, koşacağım. koşabilsem, çok hızlı koşabilsem, hayata çelme takıp kaçacağım.
bu yazıyı yazmak geldi içimden ,hala sebepsiz, hala kime ve niye yazdığımı bilmeden... yazı yazacak kimsesi olmayanlara yazıyorum o halde. size evet size... bu yazıyı size yazdım ben...