bugün

zülkarneyn

efsanelere konu olan bir set yaptıran seçilmiş kişidir. bahsi geçen ayetlerde ki yolculuk tasvirleri ile uzay mekiğini andıran bir yolculuk aracı kullandığı bile akla gelir. bu yolculukların birisinde doğu tarafına yönelir. orada başında bir lider-önder olmadığı zaman sapıtan bir kavimle karşılaşır. bu kavim zülkarneyn'e yecüc ve mecüc'ün kendilerine sürekli saldırdığını ve onlardan kendilerini korumalarını söyler. eğer bunu yaparsa kavmin zülkarneyn'e inanıp, onu baş üstü edeceğini söylerler. zülkarneyn ise sadece tanrı'ya inanıp onu baş üstü edin der. ve çalışmalara başlanır.

zülkarneyn kavime ne kadar demir, çelik -tam emin değilim ama iki metal- bulursanız getirin, şu iki dağın arasına doldurun der. kavim de etraftan toparladığı kadar metali toplar ve iki dağ arasına doldurur. sonra zülkarneyn başka bir metali arayıp bulmalarını ve eritmelerini ister. kavim o metali de bulur ve dev kazanlarda eritirler. sonra zülkarneyn iki dağ arasında set görünümü halini alan toplanmış metallerin üzerine bu eritilmiş diğer metali döker. ve etrafa zehirleyici bir koku yayılır. yecüc ve mecüc o vakitten beridir bu kavime ilişmez.

burada önemli olan birkaç husus var aslında;

1. zülkarneyn'in yaptırdığı set, büyüklük olarak değil içerdiği metallerin birbiri ile etkileşimi sonucu ortaya çıkardığı gaz sayesinde etkili olmuştur. bu açıdan meraklı olanlar dünyadaki büyük setlere vb yapılara değil, çeşitli metal madenlerinin bulunduğu coğrafyalara yönelmesi daha mantıklıdır.

2. bahsi geçen yapının koruduğu, yecüc ile mecüc'ün zulmünden rahatsız olan, başında bir lider-önder olmadan sapıtan kavim elmalılı muhammed hamdi yazır'ın kuran tefsirinde türkler olarak geçer. bazı garip, tuhaf tefsirciler yecüc ile mecüc'ün türkler ve çinliler, türkler ve vb olarak nitelemeye çalışsa da buna inanmamak gerekir.