bugün

tarkan vs mustafa sandal

her ikisi de bu noktaya tırnaklarını kazıya kazıya gelmiştir. ve ikisi de hayallerinden vazgeçmeyerek sadece kalbinin sesini dinleyerek müzik piyayasında bugünlere gelmiştir.

mustafa sandal, amerika'da hukuk okurken içinde yaşadığı müzik aşkıyla yanıp tutuşan genç bir öğrenciydi. nitekim uzun süre düşünmesinden sonra müzik hayallerini gerçekleştirmek için üniversiteyi bırakıp istanbul'a geldi. ailesinin karşı çıkmasına rağmen hayalleri için mücadele etmeye kararlıydı. parası olmadığı bir sürü borca girip bunu riske alarak müzik aletleri alıp şarkılar yapmaya başladı. arkadaşı bülent tezcan ile tanıştıktan sonra müzik yolculuğuna başladı. ayrıca arkadaş çevresinin sayesinde genç yaşlarda onno tunç, zerrin özer ve ajda pekkan gibi önemli sanatçılar ile tanışma fırsatına sahip oldu. sadece içindeki müzik aşkını duyurabilmek için aylarca onno tunç'un stüdyosunda yattı kalktı, besteler yaptı ve 1991 yılında ajda pekkan'a verdiği "vazgeçme" şarkısıyla müzik piyasasında kendini göstermeyi başladı. ardından grup tetris, zerrin özer, yonca evcimik ve hakan peker gibi bir çok sanatçıya bestelerini vererek müzik piyasasında adından söz ettirmeye başladı. bir gün şahin özer ile sohbet ederken şahin özer'in kendisine albüm yapma teklifi etmesiyle artık besteci değil şarkıcı kimliğini gösterme şansına sahip olmuştu mustafa sandal. bir yandan müzik aşkıyla ve bir yandan hayalleriyle zorluklara karşı yaşamaya devam eden mustafa sandal, ilk albümüyle büyük çıkış yakaladı. ardından gelen gölgede aynı albümüyle müzik piyasasına adını altın harflerle yazdırdı ve günümüze kadar gelmeyi başardı. (gölgede aynı ne güzel albümdü be)

karamürsel'de insanlar tarafından alay edilen, hal ve hareketlerinden dolayı mahalleliler arasında dışlanan, bir yanda da ailesini geçindirmek için bir yandan mağazada çalışıp bir yandan akşamları düğün salonlarında şarkı söyleyerek geçimini sağlamaya çalışan fakir ama gururlu bir tarkan vardı. temiz yüzlü, çevresindeki insanlardan farklı felsefede olan, özgürlüğü savunan ve toplumda ayıp görülen küpeleri (o dönem erkeklerin küpe takması hoş karşılanmıyordu) takıp tabuları yıkan bir tarkan vardı. ve her şeye rağmen yaşadığı bütün zorluklara rağmen elbet bir gün müzik piyasasına gireceği ümidiyle yaşayan bir tarkan...

tarkan, mustafa sandal kadar şanslı değildi. hatta hiç değildi. arkadaş çevresi geniş de değildi hatta öyle önemli müzisyenlerle tanıştıracak çevresi de yoktu. yanında bir tek o dönemlerde yanında olan arkadaşı alpay aydın vardı. tarkan ve ona destek olan arkadaşı alpay aydın, yaşanan zorluklara rağmen unkapanı'na gitmeye karar verdi. aylarca tarkan, kendini göstermek için çabaladı. plakçıların önünde yattı kalktı, ama yine de sonuçsuz kaldı. hayalleri dibe vurmuştu... bir gün müzik piyasasına kendini gösterebilme ümidi tamamen yok olmuştu... ya karamürsele dönüp yine ordaki insanlar tarafından dışlandığı zorlu hayata geri dönecek ya da almanya'ya abisinin yanına gidecekti. ama alpay aydın, tarkan'a son bir şansın daha olduğunu ve istanbul plak'la görüşeceğini belirtti. istanbul plak, tarkan'ı beğendi ve albüm çıkarmaya karar verdi. artık tarkan için müzik hayatının kapıları açılmıştı ama albüm için kıl oldum abive asla vazgeçememden başka şarkı yoktu hatta aranjör bile yoktu? tarkan'ın da albüme verecek ne parası ne de şarkısı vardı. hatta albümün aranjörlüğü için ozan çolakoğlu zar zor ikna ettirildi. şarkıların bir kısmı alpay aydın ve tarkan çalışması olup bir kısmı yabancı şarkıların aranjesiydi. 70'lerin ünlü müzik şirketi olup 80'lerle birlikte iyice dibe vuran istanbul plak, bu düşüşüne rağmen tarkan gibi bir gence şans vermişti ve nitekim doğru karar vermişti. çok kısıtlı imkanlarla ve türlü zorluklarla çıkış yapan tarkan, ilk albümüyle 1 milyona yakın satış yaptı. çok eleştiriler de aldı ama hayranları da çoktu. ikinci albümü aacayipsin ile 2.5 milyona yakın satış yaptı. gerisini zaten biliyorsunuz... bir daha megastar olma yolunda başarıyla devam etti. ama bu megastar yolculuğu da hiç kolay olmadı. kendisine yapılan o kadar iftiralara, eleştirilere ve tepkilere rağmen o hayallerinden ve tarzından asla ödün vermedi, her albümde kendini daha da geliştirdi ve bizim megastarımız oldu. (bu arada karma albümünü dinleyesim geldi)

ne olursa olsun hayallerimizden vazgeçmeyelim. mustafa sandal ve tarkan, bunun en iyi kanıtıdır.

eğer mustafa sandal, hayalleri için koşmak yerine hukuk eğitime devam etseydi, ne gölgede aynı gibi bir albümden ne de o efsane şarkılarından mahrum kalacaktık.belki de şu anda mustafa sandal, önemli bir hukukçu olarak bilinecekti.

eğer tarkan, hayalleri için koşmak yerine almanya'ya dönseydi, hiç birimiz tanımayacaktık hatta böyle özel bir insanı kaybetmiş olacaktık. ve eğer almanya değil de karamürsel'e dönseydi, düğün şarkıcılığı yapan ya da gece barlarda şarkı söyleyen amatör isimlerden biri olarak sadece kocaeli çevresinde tanınan birisi olucaktı. ama ikisi de, her şeye rağmen binbir zorluğa rağmen hayallerinden vazgeçmedi ve bugünlere geldi.

mustafa sandal mı tarkan mı diye sorarsanız? her ikisi de...