bugün

emil michel cioran

cioran 1911-1995 yılları arasında yaşamış, karamsarlığıyla ünlü rumen bir yazar ve filozoftur. kendisi de bir röportajında hep depresyon anlarında yazdığını söylemiş. “böyle zamanlarda yazmak, keyfimce tasarladığım bir tür tedavi haline geliyor.” demiş. “çünkü dans etmek istediğiniz zaman yazmazsınız.”

aristoteles ‘katarsis’ diyordu bu arınma yöntemine. insanın özellikle bilinçdışına attığı, genelde onda üzüntü ya da öfke uyandıran hisleri dışavurması bu. bir köpeğin yarasını yalayarak, kendi kendini iyileştirmesi gibi bir şey. bazısı yazarak, bazısı çizerek, bazısı da besteleyerek yapar bunu. cioran da karamsarlığını yazarak aslında kendi kendini iyileştiriyordu.

ve aslında ben de bir okuru olarak, rahatlıyorum onu okuduğumda, çünkü eski bir dostumla dertleşiyormuş gibi hissediyorum bu sırada. yani çift taraflı bir tedavi yöntemi gibi onun kitaplarını okumak. örneğin franz kafka da çok melankolik bir yazardı ama onu okuduğumuzda da bir rahatlık hissederiz, çünkü kötü de olsa, bize gerçeği karamsar yazarlar söyler genelde.

son sözü gene cioran söylesin: “gerçek yalnız varlık, insanlar tarafından terk edilmiş olan değil, insanlar arasında acı çekendir.” (çürümenin kitabı'ndan)

kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=pu8mzMtQx08