bugün

martin eden

bir kitap ne kadar acıtabilirse o kadar acıtıyor. bazen okuduğum sayfalardan hiçbir şey anlamayıp kendimi geçmiş anılara dalmışken buluyorum. sonra, şimdi nerededir diye düşünürken bilinmezliklerde geziyorum. bilirsiniz beni bu bilinmezlikler öldürür. dayanamayıp kalkıp evin içinde turluyorum. gözlerim boş ve yere bakıyor kafamda ruth.

okuyabilmek duru bir zihin istiyor ama her seferinde oturup 8-10 sayfa okuduktan sonra aklımı kaybediyorum. kendimi tanınmaz hallerde bulup derin düşüncelere gark oluyorum. bu hikayenin tanıdıklığına duyduğum özlemden kendimi toparlayamıyorum.