bugün

fakirler için ev tanımı

küçük dorothy'nin o mesajlarla dolu amerikan öyküsünde dediği gibi: "there's no place like home" benim fakir dostlarım. eve giden yolu takip edip o huzurlu yuvanıza ulaşmanın değeri ne ile ölçülebilir ki? hepiniz evin en güzel yer olduğuna ve mutluluğun kaynağının ordan bir gayzer gibi fışkırıp sizleri sıkıntılar ve nefretle kirlenmiş o pislikten kurtardığına inandınız. ne kadar da saftınız!

bir şey var lan sizin peter pan hayranı olmaktan holden caulfield hayranı olmaya geçişinizi engelleyen; her şeye phony demekten sizi alıkoyup o küçük ama sıcak yuvanızda mutluluk oyununuzu oynamanıza sebep olan. işte o, sizin en güzel yerin ev olduğuna inandırılmış oluşunuzdur. "fakir ama mutlu " olduğunuz tek yer sizi sevenlerin fakirliğinizi aklınıza getirmeyecek şekilde davrandığı sevgi yuvalarıdır.
oysa shining'de "honey, i'm home" repliği ne kadar da gerçektir! tıpkı pleasantville'deki william macy'nin oynadığı karakteerin aynı repliğinin sahte oluşu kadar kesindir bu. çünkü plesantville denilen yer aptalların, daha iyisine ulaşamayacağına inandırılmış eziklerin yaşadığı renksiz, boktan bir yerdir. siz de sahip olduğunuz o "hiç"likle yetinip tamahkarlığın adından korktunuz. siyah beyaz karakterler bile sizden daha cesurdular. siz ev diye bellediğiniz yeri ebedi istirahatgah ile karıştırdınız. terk edemediniz ama sevemediniz de.

sizin için ev tanımı; boktan bir yer olsa da mutluluk oyunları oynayıp hallelujah dediğimiz yerdir. asla tanımı değişemez, asla daha başkası hayal dahi edilemez. neyse canlarım, siz yılbaşında tombala çevirin , mısır patlatın. ev güzel, ev en güzel...