bugün

abdulhamit e ulu hakan diyen insan

içmesi yasak olduğu halde ne içtiyse ondan istediğim insandır.

bir saldırının veya eleştirinin klasik oluşu, 100 yıldır dillendirilmesi değil; gerçek olup olmamasıdır aslolan. dikta-tör ise diktatör denilir, göte göt denildiği gibi. önce bu gerçek kabul edilir, sonra ''ama, ve fakat, devri şöyleydi-böyleydi'' diye bahaneler sıralanır. devri roma imparatorluğu değildir ki zulmüne kılıf olsun. emsalleriyle karşılaştırılır, ingiltere kral/kraliçesi, fransa cumhuriyetinin devri icraatlerine bakılır ve karnesi verilir ki bu kadar kırıkla bile arkasından ağlanması propagandanın gücüdür.

devletin bekaası o burnunun canlı kalmasına bağlı değildir. ölürse ölür, yerine yenisi gelir. bir devlet adamı kendisinden sonrasının da planını yapmakla mükelleftir ki 33 yıl bunu düşünmek için yeterlidir.

ne desem anlamak istediğinizi anlayacaksınız. biri der yahudi tarihini adem-havvaya kadar götürelim, diğeri neredeyse siyonizm propagandasıdır bu der. yehova müstehakkınızı versin, ne diyem.

aynı lafın laciverdiyle yazmaya gerek yok. haçlı alman bayrağı çekilen kudüs değil, kudüsteki kubbet üs sahra, yani muhammed bin abdullah'ın miraca, allah katına çıktığına inanılan yapı. zaten bizanslıların yaptığı kayseri kalesi değil. aradaki farkı anladınız mı?

nereye hangi bayrak astırdığı, sembollerle güdülenlerin işi. ama hem bu tür semboller için ağzından köpükler saçan, hem de ulu hakanım diyen gudiklere lafım. görün, işte hakanınız.

büyük dedem ahmed, o türküdeki gibi yemene gidip dönmeyenlerden. ecdadım, yıldız sarayının köşe yastığı değil, o adından başka bilgim olmayan genç adamdır. onu evinden binlerce kilometre uzakta bir eşeğin üzerinde bir çuval çiğ pirinci yiyerek yemen çölüne sürüp, ingiliz kamplarında yok eden siyasetin sorumlusu, yıldız sarayında keyif yapıp, baş ağrısı bile ''ah-vah padişahım'' diye anlatılan abdulhamittir. büyük dedemden beter devlet yönetip, tarihin parsasını toplatmazlar adama.

yıkılmayı geciktirdiği devlet sanki bağımsız, özgür, demokratik, yıkılmaması gereken, onur duyulacak bir devlet de, ne güzel yıkılması gecikti diyelim. neredeyse mahallelerin ayrıştığı bir devirde, zulümle ümmetçilik oynamasıdır bugün obama ermeni katliamını kabul ederse ne ederiz korkusuna sebep.

zaten yıkılmaya mecbur bir diktatörlüktür. sorun da bu kadar uzun sürmesidir. bu zorba haliyle bu kadar sürdüğü içindir bugün hala alnımıza çalınan utanç ve elimizden silinmeyen mazlum kanı.

sevenlerine müstehaktır.