bugün

faşizm

Faşizm, kelime ve anlam bakımından farklı veçhelere sahip olagelmiştir. Birisi faşizm hakkında konuşuyorsa ve siyasî-tarih hakkında geniş yelpazeli bir bilginiz yoksa, bu siyasî ideolojiyi ana akım entelektüel sınırlar veya medya çevresinde duyduğunuz kadar anlayabilirsiniz. Evet, her şeyden önce Faşizm, siyasî bir alan, bir hayat görüşü, belirli ekonomik yapıya, ritüellere ve milliyetçilikle sınırlandırılamayacak -ancak tam bağımlı- denli radikal düşüncelere sahip bir ideolojidir.

Faşizme uzaktan ya da yakından akrabaları olduğu düşünülen birtakım terimler vardır: "bonapartizm", "tek adam", "oligarşi", "diktatörlük", "askeri diktatörlük" vb. Bu terimlerin kullanımı da tartışmalıdır. Sözgelimi, sosyalist bir yönetime faşist diyebilir miyiz? Faşizm, kapitalizmle mi, emperyalizmle mi, milliyetçilikle mi anılmalı yoksa menşei ile mevcut durumu arasında bir farklılık olduğunu kabul edip yeni baştan bir siyasî ideoloji olarak mı anmalıyız? Öte yandan günümüzde faşist olarak nitelenen topluluklar bile -kim tarafından, neden, niçin, ne zaman? Bu soruları sormadan- kendilerini faşist olarak görmemeleri veya bunu kötücül bir durum olarak algılamaları ne denli normal? Teori ile pratik arasında yaşanılan çatışmalar teorinin inkarına mı sebebiyet vermeli yoksa eleştirel yaklaşımlarla geliştirilmeli mi?

Yukarıdaki iki paragrafı özetleyecek olursak, tam olarak birine ya da birilerine faşist derken neyi kastediyoruz? Hitler, Mussolini, Engelbert Dollfuss, António de Oliveira Salazar, Ioannis Metaxas, Ante Pavelić, Vidkun Quisling, Hideki Tōjō, Francisco Franco, Boleslaw Piasecki, Vihtori Kosola ve daha buraya yazılmayan birçok isim...