bugün
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi22
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu28
- vallahi de kemal'in düşmanıyım11
- gerdek gecesi ilişkiye girmek istemeyen kadın8
- anın görüntüsü14
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak10
- erkek sünnetine 18 yaş sınırı getirilmesi15
- kıza iğne batıran türbanlı14
- meral akşener18
- kendini bir görsel ile anlat22
- uludağ sözlük köpek avlama timi18
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği8
- saraca silsüpüroğlu12
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar13
- bik bik'in gece kapısına gidip serenat yapmak11
- kızılcık şerbeti 2 nci sezon finali11
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak10
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak21
- xdearm10
- jose mourinho25
- herkesle iyi geçinmek18
- sözlükte kendinize yakın hissettiğiniz kişiler10
- sarılma ihtiyacı13
- zalbert ramstein8
- aşkım ben hiç osurmuyorum bizde genetik diyen kız16
- gizli samyelin moderatör olması13
- kuresel ikinma'nın sevgilisi19
- dünyanın en güzel kızını tarif et16
- gideon reid morgan jj9
- icardi190542
- sekse doymuş erkek12
- dem parti'nin tc kürdistan da işgalci açıklaması9
- en ilginç bilgiler11
- gizli samyel20
- küresel ıkınma9
- dinlilerin dinsizlere sürekli lakap takması12
- namaz kılmayan türk değildir12
- dem parti'nin valiyi ölümle tehdit etmesi8
- albay kemal14
- kadir mısıroğlu mezarı18
- en sevmediğiniz sözlük yazarları10
- kemalistler 15 temmuzda ne yapıyordu20
- ankarayı sel aldı25
- haysenin1210
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna8
- eksi ruyalar için diktiğim tulum12
- uludağ sözlük aktrollerinin uçurulması9
- güçlü kadınların ortak özellikleri8
- yazarların en sevdikleri diziler11
- okula gidiyorum sözlük10
bir yüksek mimar olarak günümüzde ve türkiye'de okunmaması gerektiğine inandığım, hak ettiği değeri göremeyen bölüm.
süreç şu şekilde işler;
4 sene boyunca yoğun bir tempoyla mimarlığı anlamaya çalışırsınız, sürünürsünüz, tonlarca para dökersiniz maketler ve çıktılar için. diğer bölümlerdeki arkadaşlarınız gezerken, eğlenirken jüriye proje yetiştirmekle geçer öğrencilik hayatınız. tüm bunların yanında psikolojik olarak yıpratılırsınız hocalarınız tarafından. her şeyinize bir kusur bulurlar. kimseyi memnun edemezsiniz.
velhasıl sonunda mezun olursunuz ve iş aramaya başlarsınız.
iş ilanlarının %90'ı
-en az 5 bilgisayar programını çok iyi düzeyde bilen,
-en az 5 yıllık tecrübeli,
-en az 2 dil bilen,
-esnek çalışma saatlerine uygun,
şeklinde başlar. çok fazla iş ilanıyla karşılaşamazsınız bu arada. hayalleriniz yıkılmaya başlar...
kalan %10'luk çöp ilanlara yeni mezun olarak başvurular yaparsınız ve geri dönüş alırsınız.
gittiğiniz görüşmelerde teklif edilen ilk fiyatlar asgari ücret ve hatta altıdır. karşılaştığınız iş sahiplerinin bir kısmı sizin yeni mezun oluşunuzdan faydalanmaya çalışan ilkokul mezunu çakal müteahhitlerdir. koşarak uzaklaşırsınız...
bu işin okulunu okumuş etmiş insanlarla birlikte çalışmak için bahsettiğim %90'lık ilanlara başvurursunuz ve şanslıysanız çok cüzi miktarlara, bol mesaili bir şekilde buralarda çalışırsınız.
okulda gördüğünüz tasarımlar, çevreye duyarlı yapılar, şekiller şüküller fasa fiso olmuştur. işveren, maliyet ve yönetmelikler ne söylerse onu çizersiniz yıllarca gözleriniz kanaya kanaya.
yıllar öncesine geri dönüp "bu bilgi gerçek hayatta ne işimize yarayacaktı be hoca!!" şeklinde serzenişte bulunursunuz.
ve en sonunda yüksek lisans yapmaya karar verirsiniz. mimarlık gibi geniş bir alanın küçük bir parçasında uzmanlaşırsınız ve o uzmanlık alanınıza yönelik başka bir iş bulursunuz. (şanslıysanız...)
eğer benim gibi isyankarsanız ve tünelin ucunun bir yere çıkmadığını fark ettiyseniz iş olanaklarının, çalışma stillerinin size uygunluk derecesine göre seçtiğiniz bir bölümde uzamanlaşırsınız ve şanslıysanız bu alanda iş bulup bir şekilde dikiş tutturursunuz.
ama aklınızda bu süreçte hep tek bir soru vardır:
"gerçekten mimarlık bu mu?"
süreç şu şekilde işler;
4 sene boyunca yoğun bir tempoyla mimarlığı anlamaya çalışırsınız, sürünürsünüz, tonlarca para dökersiniz maketler ve çıktılar için. diğer bölümlerdeki arkadaşlarınız gezerken, eğlenirken jüriye proje yetiştirmekle geçer öğrencilik hayatınız. tüm bunların yanında psikolojik olarak yıpratılırsınız hocalarınız tarafından. her şeyinize bir kusur bulurlar. kimseyi memnun edemezsiniz.
velhasıl sonunda mezun olursunuz ve iş aramaya başlarsınız.
iş ilanlarının %90'ı
-en az 5 bilgisayar programını çok iyi düzeyde bilen,
-en az 5 yıllık tecrübeli,
-en az 2 dil bilen,
-esnek çalışma saatlerine uygun,
şeklinde başlar. çok fazla iş ilanıyla karşılaşamazsınız bu arada. hayalleriniz yıkılmaya başlar...
kalan %10'luk çöp ilanlara yeni mezun olarak başvurular yaparsınız ve geri dönüş alırsınız.
gittiğiniz görüşmelerde teklif edilen ilk fiyatlar asgari ücret ve hatta altıdır. karşılaştığınız iş sahiplerinin bir kısmı sizin yeni mezun oluşunuzdan faydalanmaya çalışan ilkokul mezunu çakal müteahhitlerdir. koşarak uzaklaşırsınız...
bu işin okulunu okumuş etmiş insanlarla birlikte çalışmak için bahsettiğim %90'lık ilanlara başvurursunuz ve şanslıysanız çok cüzi miktarlara, bol mesaili bir şekilde buralarda çalışırsınız.
okulda gördüğünüz tasarımlar, çevreye duyarlı yapılar, şekiller şüküller fasa fiso olmuştur. işveren, maliyet ve yönetmelikler ne söylerse onu çizersiniz yıllarca gözleriniz kanaya kanaya.
yıllar öncesine geri dönüp "bu bilgi gerçek hayatta ne işimize yarayacaktı be hoca!!" şeklinde serzenişte bulunursunuz.
ve en sonunda yüksek lisans yapmaya karar verirsiniz. mimarlık gibi geniş bir alanın küçük bir parçasında uzmanlaşırsınız ve o uzmanlık alanınıza yönelik başka bir iş bulursunuz. (şanslıysanız...)
eğer benim gibi isyankarsanız ve tünelin ucunun bir yere çıkmadığını fark ettiyseniz iş olanaklarının, çalışma stillerinin size uygunluk derecesine göre seçtiğiniz bir bölümde uzamanlaşırsınız ve şanslıysanız bu alanda iş bulup bir şekilde dikiş tutturursunuz.
ama aklınızda bu süreçte hep tek bir soru vardır:
"gerçekten mimarlık bu mu?"
güncel Önemli Başlıklar