bugün

sözlük yazarlarının itirafları

8 yıl evvel, sözlüğe ilk yazmaya başladığım zamanlar bu başlığa geldiğimde eğlenceli sayılabilecek ve gerçekten samimi itiraflar yazardım.

bu 8 yıl içinde.. öyle şeyler oldu ki.. ve aynı zamanda öyle hiçbir şey olmadı ki!

mesela ben ne oldum hala bilmiyorum. tamam insan "ne oldum" değil, "ne olacağım" demeli bunda hemfikiriz. ama sorun şu ki ben nereye gittiğimi düşünürken kendimi nerede buluyorum?

3 sene evvel ciddi bir karar verdim. ve bu uğurda her şeyi yapmaya hazır olarak kabullendim. elime, 10 insandan 8'inin peşinde koştuğu yıllardır çalıştığı fırsatlar geçti. en önemlisi bu fırsatlardan biri, benim de 5 yıl bu uğurda okulunu okuyup elde ettiğim şeydi. ve ben, kararım doğrultusunda, tanıdık tanımadık kim varsa beni eleştiri yağmuruna tutacağını; aptallıkla suçlayacağını bile bile bu elime geçenlere sırtımı döndüm. hem de hiç düşünmeden.

şu güne kadar, yani 3 yıldır; sanki hayatımdaki herkes, her şey bu kararı almamı ve ona engel olmayı beklermiş gibi önüme türlü türlü sıkıntılar, belalar çıkardı. ben hayatımdaki hiçbir şey için bu kadar çaba sarf etmedim, bu kadar savaşmadım. bu savaşın boyutunu belirleyen şey, çok yönlü olması, birden fazla cephede savaşıyor olmamdı. maddi, manevi, psikolojik, sosyal, fiziksel, bedensel, zamansal, ailesel, soyut-somut ne varsa...

peki şimdi ne mi oldu?
işte ben de son günlerde sürekli bunu düşünüyorum. en büyük iki sorum şunlar:
bunların hepsi bir imtihan mı?
yoksa bu engellerin hepsi, gerçekten vazgeçmem gerektiği için mi?

bunların cevaplarını bir bulabilsem..

eğer geçmem gereken başka imtihanlar varsa hazırım. tüm kalbimle sabretmeye, tevekkül etmeye ve savaşa devam etmeye hazırım.
ama eğer... Allah bu kadar engeli, belki de kaldıramayacağım bir beladan beni korumak için önüme çıkarıyorsa? ya da bundan razı değilse? ben, azimle; sabırla önüme ne gelirse gelsin devam ederek imtihanları geçtiğimi düşünürken aslında asi davranıyorsam? bu azim değil de inatsa?

şu zamana kadar bu hayalimden, bu hedefimden vazgeçmeyi aklımdan bile geçiremedim. bahsettiğim şu ikinci ihtimal aklıma geldiğinden beri düşüncemin içine giremese de yakınlarında dolaşmaya başlayan bu vazgeçme seçeneği beni öyle hallere soktu ki...

yüzleşmeye kalkıyorum. kalkıyorum ve korkunç bir acı hissediyorum.

bakamıyorum o tarafa. sanki körleşmeye başlıyorum ona döndükçe. her yer kararmaya ve buz kesmeye başlıyor; yer çekimi yok oluyor ve ben boşlukta büzülüyorum. şu bedenimdeki bana 1 yıldır çektiren, sebebi bulunamayan sakatlığın acısı ve hala taşıdığım niceleri; halihazırda başka ne derdim varsa mum alevi gibi sönüp gidiyor...

ben konuşamıyorum bu konuyu kimseyle. öyle yüzeysel laflar ediyorum, "hayırlısı" deyip konuyu kapatıyorum.
ben, pastamın mumunu üflerken dilekler; ya da bir hatim sonrası kişisel dualar dile getirilirken ağzımı açamıyorum. Başlamamla boğazımın düğümlenmesi bir oluyor.
ben Allah'a bu hakkında artık içimden bile dua edemiyorum.
bu anlarda sadece o korkunç acıyı yaşıyorum. üstünü örtüyorum ivedilikle. devam edebilmek için hayatıma.
ve ilk defa bunu yazmaya kalkıyorum. en son başıma gelenden sonra durdum. tıkandım. dondum kaldım çünkü. en azından anlatırken yüzeysellikten bir adım derine kısmen inebildim. ama fark ediyorum ki yine yazı ilerledikçe açılacağıma, kapanıyorum.

ilerlemek istediğim bu yoldaki diğer insanları izledikçe, yaşadıklarına şahit oldukça, daha da boğuluyorum. -bir kısmını tenzih ederek- öyleleri var ki samimiyetsiz, kalitesiz, kafasız, gösteriş sevdalısı, kibirli, kıymet bilmez ve üstüne beceriksiz... ama onlar bile benden 10 km ilerideler. bazıları doğuştan sahip oldukları imkanlarla, bazıları önlerine çıkan fırsatlarla, bazıları çalışarak, bazıları bir şeylerle mücadele ederek... ilerliyor bu yolda. ve gördüğüm, tarttığım kadarıyla hiçbiri benim kadar sınanmıyor, direnmiyor, savaşmıyor, ne olursa olsun yolun başında olmasına rağmen tüm motivasyonuyla azimle düşe kalka hala ilerlemeye çalışmıyor. en çok uğraşanlar zaten bir şeyler elde edenler. peki bunu en çok kimin istediğini, hak ettiğini nasıl bileceğiz? söyleyeyim... kim bu uğurda daha çok fedakarlık yaptıysa, kim daha çok şeyden vazgeçtiyse...

doğuştan ben de sahip olsaydım bazı kolaylıklara, yine de bu engelleri aşmama yetmeyebilirdi. fırsat deseniz, benim de arkamda güçlü bir fırsatım oldu, ama bu da yetmiyor engelleri aşmaya. geriye ne kaldı, çalışarak mı; mücadele ederek mi? evet onları zaten yapamaz hale gelene kadar yapmaya devam ettim.

ve işte buradayım. kimsenin imkanında gözüm yok. çünkü benim problemim bu değil. biliyorum ki bende bunun için gerekli olan her şey var. bir şey hariç. ve bunu düzeltemiyorum...

plasebo etkisini düşünüyorum... belki başka bir itirafta, bir adım daha derine inebilirim...
https://www.youtube.com/watch?v=OD0LhzeLNnI