bugün

yavuz dizdar

ülkemizde doktora laf sokmanın prim yaptıgını bilip bunu kullanan doktordan bozma radyoloji onkoloğu. kendisine marjinal ot çöp severler profesör zannederler. oysa ne profesörlüğü var ne de tedavileriyle birilerini iyileştiren bir kariyeri.

her bilim insanı gibi endüstriyel gıdaların zararlarından bahsetmekte ve bir ayrıcalığı olmamakta. ama diğerlerini kötüleyip kendine yer edinince oldukça el üstünde tutuldugunu farketmiş.

son olarak "bazı doktorlar paraya meftun olmuşlar" diyor. paraya meftun olmak sanırım para için çalısıp asıl görevinden uzaklaşmak. doktorun görevi hastanın hastalığını belirlemek. tedavisini gerçekleştirmek ve hastanın gelecekte hastalıktan korunması için önlemler almasına yardımcı olmak.

pekala bu arkadas bunu yapmış mı? hayır, paraya meftun olmuş. hiç hasta muayene etmeyeceği, tedavi olarak grip ilacı dahi yazmayacağı teknik bir bölüm olan radyoloji onkologlugunu seçmiş. yani bir onkoloji doktoru uzmanımız radyoterapi yazarsa bu arkadasa gönderiyor bu da günlük 5 dakika hastanın gereken yerine radyasyon uygulanmasında çalısıyor. oldukça iyi kazancı olan, ayrıca hiç risk almayan bir bölüm. kazancı iyi, radyoaktivite aldıkları için çalışma saati düşük, izni bol, nöbeti olmayan, hastayla tartışması olmayan, tanı veya tedavi kararı vermeyecek ve riski olmayan tus sınavında da hayli yüksek puanla girilen bölümlerden birini tercih etmiş. böyle insanlar paraya meftun olmasaydı ve insan sağlığı tanı ve tedavisinde yer alsaydı gerçekten taktir ederdim ama bu kişiyi taktir edemem. hem en risksiz, rahat bölümlerden birini tercih edeceksin, sonra nasılsa sen kimseye tanı veya tedavi verecek pozisyonda değilken diğerlerine atıp tutacaksın. bunu da medyatik olarak, yok gezen tavuk yetiştirip para kazanarak, yok kitap satarak, yok söyleşiler yaparak saglayacaksın. bir kişi de desin ki bu adam beni muayene etti de iyileştirdi. yok öyle şey. röntgene gönderdiğinizde röntgen çeken teknisyenden çok da farklı değil.