bugün

korkuyu beklerken

Bilinçaltının uykudan uyanması. kızıyorum artık Oğuz Atay' a her cümlesinde " ben de tam bunu hissetmişim farkında olmadan " gibi uzak durmak istediğim bir duygu sarıyor her yanımı. öykülerden mıh gibi aklıma kazınanlar var elbette. ancak unutulanda " Sonra, köşemde kaldım günlerce; ne yedim, ne düşündüm. Sigara içtim durmadan. Evi, yaşanmaz bir duruma getirdim sonunda. Bir savaş sonrası kargaşalığı sardı her yanı. Düzen içinde yaşamayı bir bakıma sevdiğim halde, dayanılmaz bir pislik ve pasaklılık içinde çırpındım. Belki de böylece kendimi cezalandırmış oldum. Sokağa fırlamak, " ona" gitmek için, öldürücü bir ümitsizliğe düşmek istedim" geride kalanın hislerinin tasviri. Oğuz Atay farkı geliyor bir sonraki cümlede, vuruyor ve gidiyor. " Kim bilir? Belki de kendim için böyle kötü şeyler düşünmemi istersin diye söylüyorum bunları" Sarsıcı ve insanı bilinciyle değil kendisinin bile farkında olmadığı düşüncelerle vurmayı seviyor Oğuz Atay.
Korkuyu Beklerken öyküsü baştan sona bir savaşı tasvir ediyor. Öykünün en basit gibi görünen ama derinlikten baş döndüren bir bölümü de var. bir telefon görüşmesi, okuyanlar kahramanın yalnızlığın dünyasında yaşadığını bilir. arkadaşı arıyor konuşma sona erecek " kusura bakma, çıkmak zorundayım. Karımla sinemaya gideceğiz de kapıda bekliyor şimdi" iç ses yanıtlıyor " Daha önce telefon edemez miydin? "
Kitabın her cümlesinde başı dönüyor insanın.