bugün

18 eylül 2018 galatasaray lokomotiv moskova maçı

severek ayrıldığın eski sevgiliyle uzun aradan sonra yeniden buluşup sevişmişsin hissi veren maç.

bu nasıl bir ten uyumu, bu nasıl bir özlem, bu nasıl bir iştah. 2 yıldır şampiyonlar liginde değiliz sanki 20 yıl gibi geldi, 9 yıldır giremeyen var amk allah sabır versin allah kimseyi gördüğünden geri bırakmasın ne diyim...

takım maça öyle bir girdi ki aslında tam bir fatih terim takımı başlangıcı oldu ki bizim için çok şaşırtıcı değil fakat şampiyonlar ligi seviyesinde en baba takımlar dahil maça bu kadar önde ve ısırarak başlayan bir takım yok. tribünlerin de gazıyla rakip "noluyoruz olm lan hayırdır nereye düştük biz" falan derken golü attık zaten. maçın kırılma noktası da o goldü zira bu takımın ekmeği suyu öne geçmek ve erken gol. özellikle iç sahada ilk golü atıp öne geçerse hem psikolojik hem de takım yapısı açısından bir anda başka bir boyuta geçiyor takım. gerçi bu maçta golden sonraki 25'ten ilk yarının sonuna kadar olan bölümde manasız bir baskı yedik ama bu seviyelerde normal karşılanabilecek bir baskıydı bu nitekim ikinci yarıda yavaş yavaş da olsa tekrar oyunun kontrolünü ele aldık ve eren'in golü ile de işi bitirdik.
takımı özellikle fizik olarak çok beğendim, 90 dakika hiç düşmediler, bakamadım ama muhtemelen 120 km'yi geçmiş olabiliriz.

bireysel olarak da belhanda dışında hemen hemen herkes %70-75'ine yakın performans verdi ama öne çıkanlar da vardı elbette.

badou ndiaye... maçın adamıydı, her yere koştu herkese bastı, top kaptı, şut attı, oyun kurdu, bir orta saha oyuncusunun yapması gereken ne varsa yaptı. son yıllarda bu kadar iyi bir 8 numara görmedim. takımı çok yukarı çekiyor. elimize para geçse hemen geri alırım hiç düşünmem.

eren derdiyok... çok kaliteli, karakterli, topu bilen oyuncudur eren, burda çok sakatlık yaşadı ve bi türlü toparlayamadı ama güvenilir adamdır yani, millet santrfor yokmuş gibi ağlıyor da takımın gayet iyi bir santrforu var.

yuto nagatomo... gerçekten allah'ın bir lütfu bu adam bize. ercan taner'in de dediği gibi tam bir samuray. maç boyu attığı koşuları izlerken ben yoruldum o yorulmadı. yıllar süren sol bek açlığımıza 1,5 iskender gibi geldi minik japonum benim.

garry rodrigues... herhangi bir premier lig scoutu izlediyse dün geceden sonra kesin "hemen alınmalı" raporu vermiştir. ilk geldiği günle dün geceki garry arasında en az 2 gömlek fark var, çok geliştirdi kendini, bu şekilde devam ederse devre arasında ada yolu gözükür. son bölümde sağ taraftan götürdüğü topta 2 savunmacıyı sağa sola yatırdığı pozisyon müthişti. yalnız şu sürekli skor yapma isteğinden kaynaklanan egoistliğini bi türlü yenemedi. onu da aşarsa en az 40 milyonluk topçu olur.

emre her ne kadar oyun içinde çok etkili gözükmese de gollerde hep o vardı, bu da tam bir 10 numara özelliğidir. bu takımın gerçek 10 numarası emre akbaba'dır.

hocanın kadro tercihi ve taktik planı genel olarak tuttu, her açıdan yolunda giden bir maçtı, sadece ndiaye değişikliğini yapıp kırmızıdan koruyamaması gecenin hocanın tek üzücü yanıydı. napalım ona da nazar boncuğu deyip yolumuza bakalım, yolumuz açık. hepimizin bir hayali var