bugün
- gratis indirim günü kavgaları18
- taksim'e ekran dikip kuran yayınlamak8
- dünyanın patlama ile oluştuğuna inanmak10
- fenerbahçe10
- albay kemal sözlükten atılsın kampanyası9
- yaşlılık belirtileri10
- ismet gurbuz 202411
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur14
- sözlükteki islamcılara alınması gereken önlem9
- albay kemal9
- true nickli yazar10
- üstteki yazar tarzında entry gir13
- kova burcu erkeği9
- sözlüğün en iyi 10 yazarı17
- seçme şansınız olsa hangi ülkede yaşardınız22
- neden evlenmiyorsunuz13
- jose mourinho72
- insanoğlunu yerleşik hayata geçiren neydi9
- suriyelilere karşı sorumluluklarımız16
- zalbert'in karşısında dans etmek8
- sözlük erkeklerinin şımarık laubali tipler olması17
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür11
- türkiye de intihar vakalarının artması12
- ismail kartal duruşu8
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi13
- eşcinsellik kendi kendini hadım etmektir27
- şimdiye kadar duyulan en güzel iltifat10
- neden sevgilim yok10
- insanı zengin hissettiren şeyler19
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba23
- barbara palvin'in aldatılması17
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır14
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri8
- aleyna tilki10
- ismail kartal8
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı19
- geldi yine deli11
- türkiye cidden almanyadan daha iyi9
- 2001 türkiyesinin en gelişmiş ülke olduğu gerçeği10
- içine şeytan girse ne yaparsın13
- ümmetçilerin azerbaycan düşmanlığı10
- artık yazmayacağım9
- erkekler ne işe yarar19
- yanında karısı varken karı kıza bakan erkekler9
- arda güler11
- askerliğe veda gecesi8
- icardi190521
- 2 haziran 2024 küçükçekmece de çöken bina10
- iremga9
- anın görüntüsü10
Sarı saçlı bir kadın geçiyordu yoldan, hızlıydı adımları... saçları uzun, benimki gibi. yüzü yoktu, arkası dönük. yüzüne tanıdığım tüm yüzleri yerleştirdim...oysa ben sadece bir kadın tanıyordum saçları sarı. o da şimdi yok artık...
sonra bir çocuk geçiyordu özgürdü adımları. nereden diyeceksiniz, nasıl belli olur ki özgürlük; salkım saçaktı üstü başı, umarsız dünyaya meydan okuyordu duruşları...insan kendinde tutsak olmamalı...
sonra bir kedi geçti, bir köpek sonra. uzandı kaldırım taşlarına... bakışlarını dikmekle dikmemek arasında kararsız, ve gözlerini açmakta.. korkusuz yanından gelip geçenlerden...
tüm olanları izleyen bilincim yerinden oynamıs dakikalar önce...yerle yeksan sözcüklerin zelzelesinden... ve bir masa bulabilmişim alal acele.. akşamın ışıklarını devirmişim bir birrr, devrilen kalbime denk... kıpırtısız bakmışım pencereden, bir damla süzülüyor gözümün önünden; yağmur mu yağıyor ne! yok gözyaşlarım değil bunlar.. ıslaklık değil yüzüme düşen... kuru, kuru bir kırıklık olsa olsa yüzümün çizgilerine üşüşen...
her dakikaya bir sigara sığdırsam iki saatte ne eder? kaç duman havalanır ve ben kaç nefes çekerim o-nu her sayıklayışımda... off ne saçma, matematiğin bir önemi yok oysa... dalgın-dargın denizler gibi gözlerim camın buğusuna yapışmış. taşıyamadığım başımı cama yaslamışım.. sigaraya bulaşmış parmaklarım halsiz, bedenim bir anda yorgun düşmüş ama birden... evet, kelimelerde devirirmiş insanı...
yağmur yağıyormu anlamıyorum... ben şu masayı anlamıyorum, sandalyeyi de... garsonu da anlamıyorum, oysa kibar. küllüğümü boşaltıp, çay getiriyor... şimdi gece gece uçan şu kuşları da anlamıyorum... ben o-nu anlamıyorum asıl... anladığımı sanıp yanılmışım...her şey böyle kalsın...
şimdi cümleler ordu gibi, kaleme uzanıp bitirmem lazım içimdekileri... iyi ki beyaz bir kağıdım var, aklamam lazım aklımdakileri...
sonra yitip giden her şey gibi, bu zamanın dilimlerini bir bir harcamam gerek...
biliyorum nasılsa bu da geçecek...
insanlar hala yürüyorlar cadde kenarında... ve şehrin ışıkları yanıyor ve kapanıyor bazı kepenkler...
şimdi gitme vakti...
gitmişlerimden, gittiklerimden, gideceklerimden...
sonra bir çocuk geçiyordu özgürdü adımları. nereden diyeceksiniz, nasıl belli olur ki özgürlük; salkım saçaktı üstü başı, umarsız dünyaya meydan okuyordu duruşları...insan kendinde tutsak olmamalı...
sonra bir kedi geçti, bir köpek sonra. uzandı kaldırım taşlarına... bakışlarını dikmekle dikmemek arasında kararsız, ve gözlerini açmakta.. korkusuz yanından gelip geçenlerden...
tüm olanları izleyen bilincim yerinden oynamıs dakikalar önce...yerle yeksan sözcüklerin zelzelesinden... ve bir masa bulabilmişim alal acele.. akşamın ışıklarını devirmişim bir birrr, devrilen kalbime denk... kıpırtısız bakmışım pencereden, bir damla süzülüyor gözümün önünden; yağmur mu yağıyor ne! yok gözyaşlarım değil bunlar.. ıslaklık değil yüzüme düşen... kuru, kuru bir kırıklık olsa olsa yüzümün çizgilerine üşüşen...
her dakikaya bir sigara sığdırsam iki saatte ne eder? kaç duman havalanır ve ben kaç nefes çekerim o-nu her sayıklayışımda... off ne saçma, matematiğin bir önemi yok oysa... dalgın-dargın denizler gibi gözlerim camın buğusuna yapışmış. taşıyamadığım başımı cama yaslamışım.. sigaraya bulaşmış parmaklarım halsiz, bedenim bir anda yorgun düşmüş ama birden... evet, kelimelerde devirirmiş insanı...
yağmur yağıyormu anlamıyorum... ben şu masayı anlamıyorum, sandalyeyi de... garsonu da anlamıyorum, oysa kibar. küllüğümü boşaltıp, çay getiriyor... şimdi gece gece uçan şu kuşları da anlamıyorum... ben o-nu anlamıyorum asıl... anladığımı sanıp yanılmışım...her şey böyle kalsın...
şimdi cümleler ordu gibi, kaleme uzanıp bitirmem lazım içimdekileri... iyi ki beyaz bir kağıdım var, aklamam lazım aklımdakileri...
sonra yitip giden her şey gibi, bu zamanın dilimlerini bir bir harcamam gerek...
biliyorum nasılsa bu da geçecek...
insanlar hala yürüyorlar cadde kenarında... ve şehrin ışıkları yanıyor ve kapanıyor bazı kepenkler...
şimdi gitme vakti...
gitmişlerimden, gittiklerimden, gideceklerimden...
güncel Önemli Başlıklar