bugün

altan tan

gün boyu kendisi ile seçim çalışması yaptığım kişi. baya yakın muhabbetimiz oldu izlenimlerimi aktarayım. bunlar benim bir milli görüşçü olarak tespitlerimdir. yanlış anlamış olabilirim lakin objektif ve eleştirel bir gözle anlatmaya çalışacağım.

öncelikle saadet partisinden neden aday olduğunu, hdpden neden ayrıldığı üzerinde duruyor konuşmalarında. iki ana sebep gösteriyor. bunlardan biri hdp'nin pkkya karşı net tutum almaması. pkkyı asla savunmadığını ve başından beri partinin açık açık pkknın yanlışlarını söyleyememesini eleştiriyor. bu eleştirileri partideyken de söylediğini dileyen herkesin eski konuşmalarını izleyebileceğini söylüyor. ikinci olarak hdpyi türk solunun ve alevilerin egemenliği altına aldığından yakınıyor. örnek olarak da kendi seçim bölgesi olan istanbul 3. bölgede hdpnin gösterdiği 5 adayında kürt olmamasını (ki bu bölgede nüfusun %26 sı kürt) gösteriyor.

genel olarak görüşleri ise uzlaşımcı bir karakterde. yani bu ülkenin hiç kimsenin babasının çiftliği olmadığını ve ortak bir yaşamın oluşturulup refahın arttırılabilmesi ve adaletin tesis edilebilmesi için diyalog unsurunu olmazsa olmaz olarak görüyor.

islam hususunda ise her ne kadar kavramsal sıkıntılar olsa da ve etnik baskıdan tam kurtulamamış olmasa da gayet hassas. islamın tanıdığından farklı bir hakkı kendi halkı için talep etmediğini, kuranın hakemliğine tabi olduğunu her zaman belirtiyor.

demokrasi denen putçuğa fazlasıyla takınmış durumda. aslında demokrasiye bu kadar önem atfetmesinin sebebi ise avrupa gözünde şirin gözükmek biraz olsa. bu da zaten put manasına geliyor bence. müslüman demokrasisi kurmaktan bahsediyor.

diyarbakırlı bir kürt olarak şunu söyleyebilirim ki kürt meselesine gerçekten çok kafayı takmış durumda. bu ülkenin tek sorunu bu değil. lakin herhalde seçim çalışması olduğundan ve sürekli bu mesele nedeniyle sıkıntı yaşayan kesimi ziyaret ettiğimizden bunları duyuyor olabilirim. ama yine de bu meselenin üstünde bu kadar durmasında etnik kimliğini fazlasıyla ön plana çıkartma vakıasını görüyorum ki bu da insanın ırklara bölünmesinin islamdaki mantığını kavrayamadığını düşünmeme yol açıyor.

diğer bir husus ise kendisi bir politikacı. her ne kadar eski yuvası falan diye milli görüşten bahsedilse de bu tabanla aynı düşünce sistematiğine sahip değil. muhakeme kriterlerimiz birçok noktada ayrışıyor.

akp ile ilgili söylemlerine gelirsek kendisi erdoğanın tabiri caizse azdığını ve 2002-2007 arası stiline geri dönmesi (işte demokratik atılımlar vs.) gerektiğini savunuyor. bu konuda da teşkilatla taban tabana zıt düşünmekte. çünkü akp en büyük katliamları bu yıllar arasında yapmıştır. ırakta 1.5 milyon insan bu süreçte katledilmiştir, ırakın yeraltı kaynakları sömürülmüş ve bütün müslümanların üzerine cihadın kıtal boyutunu farz kılacak olan müslüman kadınların kafir tarafından ırzına geçilmesi olayları onbinlerce kez yaşanmıştır(bknz imam-ı azam). üstelik dicle-fırat nehirleri bu süreçte peşkeş çekilmiş, domuz eti kasaplık et sıfatına girmiş, kilise evlerin önü açılmış ve toplumun ifsadına yol açacak nice düzenleme bu dönemde ab uyum yasaları çerçevesinde yürürlüğe konmuştur. bütün bunları hüsnü zanda bulunarak bilmediğinden dolayı akpnin 02-07 arası politikalarına değer atfettiğini düşünmek istiyorum. lakin milletin vekili olacak kişinin bilmemek gibi bir lüksünün bulunduğunu da düşünmekteyim.

özel sorular varsa özelden alabilirim, aklıma gelenler bunlar.