bugün

türk eğitim sistemi

Her gelenin değiştirdiği, gelenlerin bile kendi içinde defalarca değiştirdiği sistem.
Baştan ele almak gerekirse, el kadar bebeler yüzlerce soru çözmeye mahkum bırakılıyor. El kadar dediğim 2-3-4’e gidenler, yani gerçekten el kadarlar.

O yaştaki çocukların gözünde ödev yalnızca bir külfet olarak görünüyor. Çocuklar okulda oyun oynayamıyorlar, artık dışarıda oynama olayı da pek kalmadığı için çocuklukları ne yazık ki tv tabletten ibaret olmaya başlıyor.

Liselere geçişi arapsaçına çevirdiler.
geçenlerde oturuyorduk, birimiz lgs birimiz oks birimiz sbs ile girmiş liseye, büyük küçükten sadece 4 yaş büyük. Binlerce birinci binlerce ikinci çıktı teoglarda. Her yere (her yer derken gerçekten her yer) anadolu ve fen liseleri açıldı, meslek liseleri büyük ölçüde itibarsızlaştırıldı ve insanların gözünde tabiri caizse bir baltaya sap olamayanların gittiği bir yer haline geldi.

Herkes ama herkes üniversite okumalıymış gibi bir hava oluşturuldu. Üniversite okuyanların hatırı sayılır bir kısmı, okudukları bölümün türkiye şartlarında ne yazık ki bir işe yaramadığını yine ne yazık ki mezuniyet sonrası öğrendiler ve bu esnada bir zanaat edinmek için en değerli zamanlarını da üniversitede harcadılar.

Oy kaygısı güderek Var olan üniversiteleri ıslah etmek yerine her yere ama her yere üniversite açtılar, ilçelere yüksekokullar açtılar ve üniversite okumayı -insanları tembelliğe iterek- kolaylaştırdılar. Önceden büyük fedakarlıklar gerektiren üniversite eğitimi pürgerizekalı insanları dahi üniversite okumaya yöneltti. Kesinlikle yanlış anlaşılmasın, pürgerizekalıdan kastım ders yönünden, derse harcanılan zamanın çok daha küçük kısmını zanaat edinmeye harcadığı takdirde hem kendine hem millete daha faydalı olacak insanlardan bahsediyorum.

işin en önemli kısmı, öğretmenler. Pilotlar 6 ayda bir teste sokuluyor, uçuş yetkinliğini koruyor mu diye ancak cidden okulu bitirmiş olmak haricinde öğretmenlik vasfını en ufak bir şekilde taşımayan insanların eline bu vatanın çocukları emanet ediliyor. Bir kısmını aynelyakin gördüğüm için rahat konuşuyorum. ilkokul/anaokulu öğretmeni ama içinde çocuk sevgisi yok. Bir öğretmen, öğrencilerini yaz tatili sonrasında bile gördüğünde içi kıpır kıpır olmuyorsa kusura bakılmasın o öğretmen o öğrencilere hiçbir şey katamaz. bir öğretmen gelip selam verdiğinde o selamı almayan öğretmen, eğitime en ufak bir katkıda bulunamaz. Pilotlara insanlar emanet ediliyor ancak öğretmenlere geleceğimiz emanet ediliyor, sadece diplomaya değil, bunlara da bakılmalı.

Önerilerim neler derseniz,
-en başta yapılması gereken hamle şu, yetkililer çıkıp ‘bundan dört yıl sonra öğretmen olanların maaşı %100 zamlı olacak.’ demeli. Bakın o zaman zehir gibi çocuklar nasıl öğretmenliğe yönelecekler. Zeki ve çalışkan öğretmen zekş ve çalışkan öğrenci yetiştirir.
-belki marjinal gelecek ancak müdürler öğretmenler arasından değil profesyonel yöneticiler arasından seçilmeli. Zira ne yazık ki istisnalar haricinde günümüz öğretmenleri sistemin kötülüğünün de etkisiyle dar bakmaya başlıyor ve makamlarını aşırı biçimde kendi menfaatlerine göre kullanıyor. Ben öğretmenlere yalakalık yapmak için diğer öğretmenlerinin hakkını alenen yiyen müdürler bile gördüm.
-mesleki eğitim çekicileştirilmeli ve gerçekten herkes ama herkes üniversiteye yönlendirilmemeli. Mesela bunun için 7-8.Sınıflardan itibaren yazları 2 hafta bile olsa öğrenciler zanaat kurslarına vesaire yönledirilmeli ve hatta zorunlu tutulmalı. Alt düzey bir memur olacağına üst düzey bir zanaatkar olabilecek öğrenciler kendilerindeki cevheri keşfedebilmeli.
-eğitim sistemi iktidarlar/partiler üstü olmalı ve ayaküstü değiştirilememeli.
-öğretmenler en azından yılda bir kontrol edilmeli. Klasik müfettiş kontrolü değil, zira gelip birkaç evraka bakıp çekip gidiyorlar, hiçbir şey umurlarında değil. istisnai durumlar haricinde Bir öğrenci 4.sınıfa gelmişse ve adını soyadını yazamıyorsa o öğretmende kesinlikle bir sıkıntı vardır diye düşünüyorum.

Özetle, iyi eğitim sistemi iyi öğretmen iyi öğrenci.