bugün

pink floyd

hakkında sayfalarca yazı dökebileceğim tek müzik grubu. insanlar pink floyd'un bendeki önemini sorduklarında onlara ''pink floyd benim üniversitede edindiğim ilk arkadaşım'' diyorum. üniversiteye başlarken ilk 2-3 hafta biraz yalnızlara oynuyordum ve o dönemde bana şarkılarında özgürlük, aşk, umut, sevgi, dostluk, yalnızlık, doğa gibi bir çok temanın önemini ve güzelliğini şarkılarında melodiler eşliğinde gösterdiler.

sanırım bir ergen gibi koluma grubun ismini dövme yaptırmam da bunun bir göstergesi.

san tropez'i dinlerken neşelenir, hey you' u dinlerken tüyleriniz diken diken olur.
comfortably numb'ı dinlerken işte sanat budur dersiniz.
another brick in the wall'ı dinlerken okula küfür edesiniz gelir ve sınıfta hocaları benim gibi deli edersiniz.
high hopes'ta bir umut, time de bir ışık ararsınız.

şarkılarını tek tek anlatmak bile saatler sürebilir ama her şarkısında size mutlaka bir kazanç katar.

her ne kadar david gilmour sözlerden çok melodiye önem veriyoruz dese de her cümlenin altında derin anlamlar yatar.

sanırım müzikal anlamda ilk defa bencil olamayacağım ve herkese dinleyin, dinlettirin diyorum.

çok yaşa pink floyd, çok yaşa rock'n roll.