bugün
- bitter çikolatayı öven insan8
- afganistan yardımlaşma derneği başkanı13
- icardi1905'i silip atmak17
- akpnin hala bedava kek vaadini tutmaması13
- spor salonuna gitsem erkekler popoma bakar mı15
- sevgilinin kız arkadaş lobisi10
- escort ile evlenmek11
- şişmanlar ölünce nereye gider9
- ellerim bos gonlum hos12
- kitap okumanın zararlı ve gereksiz olması12
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz16
- rusların en iyi olduğu şeyler20
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi28
- karınızla gratise gider misiniz10
- kilo almak için bik bikle evlenmek11
- alex de souza vs fred10
- icardi190532
- cumhrbaşkanm sizi dünya yenemedi ben nasıl yeneyim15
- cehennemde türkçe konuşulur8
- 19 mayıs 2024 fenerbahçenin bütün oyunları bozması16
- iran'ın depremde yas ilan etmemesi9
- dondurma yalarken erkeklerin sürekli bakması8
- jayden oosterwolde11
- fenerbahçe'nin attığı golde faul olması17
- anın görüntüsü13
- karınız olsa döver misiniz9
- fenerbahçe15
- yeşil gözlü erkek olmak10
- hani u19 gelecekti ühühühühühühü10
- fulya öztürk9
- bir galatasaraylının kulağına fred diye fısıldamak8
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası43
- maldivlere gitmek varken eminönü nde takılan martı10
- dursun özbek19
- yazarların bugün içtiği sigara sayısı12
- galatasaray11
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı106
- izmir sıcağı9
- fethullah gülen şu an ne yapıyordur17
- karıya kıza doymuş erkek15
- bir şarkı sözü der ki10
- mert hakan yandaş31
- ibrahim reisi13
- siz türkler şerefsizsiniz müslüman değilsiniz13
- erecto'nun trafik kazası geçirmesi13
- arkadaşlar damatlık bakıyorum da sizce bu nasıl17
- yozgatlı sevgiliyle yapılacaklar8
- akp'nin fenerbahçe ve beşiktaş düşmanlığı9
- türkiye cumhuriyeti islam devleti olarak kuruldu14
- fenerbahçe büyüklüğü9
son zamanların en çok konuşulan, üzerine en çok muhabbet dönen, popüler olmanın da ötesine geçmiş netflix dizisi.
uzun zaman boyu izlemedim tuttum kendimi ama bu neymiş arkadaş herkesin ağzında diyip açtım izledim en sonunda. "tokyo'nun götü len mq, berlin reyiz len mq, la casa de papel en birinci dizi len mq" geyiklerini bir kenara bırakıp adam akıllı bir eleştiri yazmak istiyorum. belki dizi izleme konusunda seçici davranan bu diziyi de izleyip izlememek arasından gidip gelen insanların fikir edinmelerine bir katkısı olur.
öncelikle ilk bölüm pilot bölüm olarak gayet başarılı, gelecek vadeden bir şeyler ortaya koyuyor. biter bitmez ikinci bölümü açıp izliyosunuz. zaten dizinin sürükleyiciliğine ve temposuna diyecek bir şey yok. vaktiniz varsa 2-3 gün içinde bitiriyorsunuz.
dizideki soygun fikrine gelelim çok orijinal bulanlar da var bir kaç filmden araklama olduğunu söyleyenler de. ben mevzu bahis filmleri seyretmediğim için bir şey diyemeyeceğim ama banka soymaktan daha mantıklı bir fikir gibi geldi.
dizinin sinematografisi, kameranın sürekli hareket etmesi ve sürekli odak değişikliği yaparak ortaya güzel görüntüler çıkarmaya çalışması başta çok yordu beni. sonradan ya alıştım ya da görüntü yönetmeni bunu daha az yapmaya çalıştı bilemiyorum. ama ilk 2-3 bölüm boyunca hep ilk filmini çeken ve kamerayla şov yapmaya çalışan, her sekansda alan derinliğini dibine kadar kullanan yönetmenleri hatırlattı bana.
kurgusu dizinin belki de en güçlü yanı. flashbacklar mükemmel kullanılmış. planın tamamını en başta size vermeyip dizi ilerledikçe sizin de soyguncularla birlikte öğrenmeniz çok hoş. ayrıca bazı hataların da planın içinde olduğunu zamanla görmek de güzel.
buradan da profesörün gerçekten çok zeki bir karakter olduğuna bağlayayım. hatta soyguncular arasında profesör ve berlin dışında zeka kırıntısı bulunan bir kişi bile yok nerdeyse. o kadar bariz hatalar yapıyor ki diğer soyguncular izlerken "off bu kadar da olmaz ya" diyorsunuz. bu da senaryonun zayıflığıyla ilgili tamamen.
senaryo dedik madem spoilerlı kısma geçeyim.
--spoiler-
--spoiler--
--spoiler--
Zekice kurgulanmış bir soygun nasıl berbat edilir? Darphanedeki soyguncuların hepsi mi dikkatsiz ve mal? Eğer öyleyse bu soyguna neden ve nasıl katıldılar?
Rehinelerin isyan ve kaçış girişimlerinin hepsi fasa fiso. soyguncuların önünde resmen bağıra bağıra konuşuyolar, planlıyolar bunları.
Monica gidiyo Denver'ın gözü önünde silahları değiştiriyo Denver görmüyo. Arturito denen oç sürekli birileriyle bir şeyler konuşuyo, içlerinden bir tanesi de tutup bu lavuğu bunlardan ayıralım bir şeyler karıştırıyo demiyo.
Rehineleri çatıya çıkarıp vurdurmaları da neyin nesiydi? Napmaya çalıştılar amaçları neydi? Cidden orada bir şey mi kaçırdım ben yoksa gereksiz ve saçma bir sahne miydi?
Karakterlerle ilgili de birkaç şey söylemek istiyorum.
Öncelikle tokyo. Bu kıza hasta olanları anlayamadım. Dizide bundan on kat güzel ve akıllı tonla kadın varken. Sevişme sahnesi var diye herkes tav olmuş kendisine. Tamam ilk iki üç bölüm ben de hımm alımlı kızmış dedim. Ama sonra gıcık kaptım amk aşüftesine. Planı berbat etmeye kalktı. Bir de sürekli aynı kısık gözle etrafı süzme hareketini yapmasına sinir oldum. Motorsikletle tekrar darphaneye girdiği sahneyse tam fiyasko askdlskdlkl.
Berlin, darphanedeki soyguncular içindeki en zeki ve işi bilen adam. Sayko hareketleri olsa da en mantıklı karakter de buydu benim gözümde. Sadece dizinin son sahnesinde kendi feda etmesi hem çok klişeydi hem de karakteriyle hiç bağdaşmıyordu. Ariadna da tokyo'dan güzel bence.
Moscow ve Denver. Baba oğul, dizideki gerçekten sevdiğim ve en gerçekçi karikatürize olmayan iki karakter. Moscow'un tokyo gibi bi aşüfte için canından olması hiç hoş olmadı. Denver'ın ağlaması da yürek dağladı.
Rio hiçbir işe yaramayan, sürekli sıkıntı çıkartan bir ergen. Bilgisayarları kurmuş iyi etmiş tamam ama darphanede bir sikime yaramadı kendisi.
Nairobi klişemsi bir hikayesi olsa da orijinal yanları olan ve tüm çirkinliğine rağmen samimiyeti ve iyi niyetiyle kendini sevdiren bir karakterdi.
Helsinki ve Oslo. Sessiz sakin, iş bitirici sırp askerler. Helsinki Berlin'in sadık askeri gibiydi. Sevdim bunları da. Oslo r.i.p.
ve El Profesör. Tamam zekisin eyv da karı kız uğruna güzelim soygunu piç ediyordun. Gerçi Raquel için ömrümü veririm de neys.
--spoiler--
--spoiler--
--spoiler--
Kısacası, iyi kurgulanmış olsa da senaryosunda yer yer boşluklar ve klişeler barındıran, orijinal bir iki karaktere sahip, sürükleyici ama efsane olamayacak izle, üzerine konuş ve geç dizisi. 7.5 dan 8. Raquel'in hatrına.
uzun zaman boyu izlemedim tuttum kendimi ama bu neymiş arkadaş herkesin ağzında diyip açtım izledim en sonunda. "tokyo'nun götü len mq, berlin reyiz len mq, la casa de papel en birinci dizi len mq" geyiklerini bir kenara bırakıp adam akıllı bir eleştiri yazmak istiyorum. belki dizi izleme konusunda seçici davranan bu diziyi de izleyip izlememek arasından gidip gelen insanların fikir edinmelerine bir katkısı olur.
öncelikle ilk bölüm pilot bölüm olarak gayet başarılı, gelecek vadeden bir şeyler ortaya koyuyor. biter bitmez ikinci bölümü açıp izliyosunuz. zaten dizinin sürükleyiciliğine ve temposuna diyecek bir şey yok. vaktiniz varsa 2-3 gün içinde bitiriyorsunuz.
dizideki soygun fikrine gelelim çok orijinal bulanlar da var bir kaç filmden araklama olduğunu söyleyenler de. ben mevzu bahis filmleri seyretmediğim için bir şey diyemeyeceğim ama banka soymaktan daha mantıklı bir fikir gibi geldi.
dizinin sinematografisi, kameranın sürekli hareket etmesi ve sürekli odak değişikliği yaparak ortaya güzel görüntüler çıkarmaya çalışması başta çok yordu beni. sonradan ya alıştım ya da görüntü yönetmeni bunu daha az yapmaya çalıştı bilemiyorum. ama ilk 2-3 bölüm boyunca hep ilk filmini çeken ve kamerayla şov yapmaya çalışan, her sekansda alan derinliğini dibine kadar kullanan yönetmenleri hatırlattı bana.
kurgusu dizinin belki de en güçlü yanı. flashbacklar mükemmel kullanılmış. planın tamamını en başta size vermeyip dizi ilerledikçe sizin de soyguncularla birlikte öğrenmeniz çok hoş. ayrıca bazı hataların da planın içinde olduğunu zamanla görmek de güzel.
buradan da profesörün gerçekten çok zeki bir karakter olduğuna bağlayayım. hatta soyguncular arasında profesör ve berlin dışında zeka kırıntısı bulunan bir kişi bile yok nerdeyse. o kadar bariz hatalar yapıyor ki diğer soyguncular izlerken "off bu kadar da olmaz ya" diyorsunuz. bu da senaryonun zayıflığıyla ilgili tamamen.
senaryo dedik madem spoilerlı kısma geçeyim.
--spoiler-
--spoiler--
--spoiler--
Zekice kurgulanmış bir soygun nasıl berbat edilir? Darphanedeki soyguncuların hepsi mi dikkatsiz ve mal? Eğer öyleyse bu soyguna neden ve nasıl katıldılar?
Rehinelerin isyan ve kaçış girişimlerinin hepsi fasa fiso. soyguncuların önünde resmen bağıra bağıra konuşuyolar, planlıyolar bunları.
Monica gidiyo Denver'ın gözü önünde silahları değiştiriyo Denver görmüyo. Arturito denen oç sürekli birileriyle bir şeyler konuşuyo, içlerinden bir tanesi de tutup bu lavuğu bunlardan ayıralım bir şeyler karıştırıyo demiyo.
Rehineleri çatıya çıkarıp vurdurmaları da neyin nesiydi? Napmaya çalıştılar amaçları neydi? Cidden orada bir şey mi kaçırdım ben yoksa gereksiz ve saçma bir sahne miydi?
Karakterlerle ilgili de birkaç şey söylemek istiyorum.
Öncelikle tokyo. Bu kıza hasta olanları anlayamadım. Dizide bundan on kat güzel ve akıllı tonla kadın varken. Sevişme sahnesi var diye herkes tav olmuş kendisine. Tamam ilk iki üç bölüm ben de hımm alımlı kızmış dedim. Ama sonra gıcık kaptım amk aşüftesine. Planı berbat etmeye kalktı. Bir de sürekli aynı kısık gözle etrafı süzme hareketini yapmasına sinir oldum. Motorsikletle tekrar darphaneye girdiği sahneyse tam fiyasko askdlskdlkl.
Berlin, darphanedeki soyguncular içindeki en zeki ve işi bilen adam. Sayko hareketleri olsa da en mantıklı karakter de buydu benim gözümde. Sadece dizinin son sahnesinde kendi feda etmesi hem çok klişeydi hem de karakteriyle hiç bağdaşmıyordu. Ariadna da tokyo'dan güzel bence.
Moscow ve Denver. Baba oğul, dizideki gerçekten sevdiğim ve en gerçekçi karikatürize olmayan iki karakter. Moscow'un tokyo gibi bi aşüfte için canından olması hiç hoş olmadı. Denver'ın ağlaması da yürek dağladı.
Rio hiçbir işe yaramayan, sürekli sıkıntı çıkartan bir ergen. Bilgisayarları kurmuş iyi etmiş tamam ama darphanede bir sikime yaramadı kendisi.
Nairobi klişemsi bir hikayesi olsa da orijinal yanları olan ve tüm çirkinliğine rağmen samimiyeti ve iyi niyetiyle kendini sevdiren bir karakterdi.
Helsinki ve Oslo. Sessiz sakin, iş bitirici sırp askerler. Helsinki Berlin'in sadık askeri gibiydi. Sevdim bunları da. Oslo r.i.p.
ve El Profesör. Tamam zekisin eyv da karı kız uğruna güzelim soygunu piç ediyordun. Gerçi Raquel için ömrümü veririm de neys.
--spoiler--
--spoiler--
--spoiler--
Kısacası, iyi kurgulanmış olsa da senaryosunda yer yer boşluklar ve klişeler barındıran, orijinal bir iki karaktere sahip, sürükleyici ama efsane olamayacak izle, üzerine konuş ve geç dizisi. 7.5 dan 8. Raquel'in hatrına.
güncel Önemli Başlıklar