bugün
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması20
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu28
- 25 yaşındaki kız 38 yaşındaki erkek ilişkisi10
- istanbul8
- anın görüntüsü14
- su faturasının elektrik faturasını sollaması11
- sözlükten hatun kaldırmak19
- uzay pornosunun adı ne olmalı15
- ali koç da bizim aziz yıldırım da bizim22
- gavsın 4 büyük meleğin özelliklerini taşıması13
- herkesle iyi geçinmek12
- irem derici'nin erkek sevdası17
- akraba evliliği bir özgürlüktür19
- savaştaki ülkelerden daha fazla enflasyon olması16
- kur koruma ne demek11
- rte türkiyenin geleceğinin garantisidir15
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak16
- cinlerin musallat olma sebepleri20
- hiç yaşamadığın şeyi hatırlamak11
- ali koç12
- kadının kocasına ismi ile seslenmesi mekruhtur18
- icardi190515
- ellerim bos gonlum hos9
- gideon reid morgan jj29
- jose mourinho18
- küresel ıkınmanın yahudi olması gerçeği14
- islam10
- meral akşener14
- bir insanın sizi sevmediğini nasıl anlarsınız12
- ctrlx ile adana sokaklarında gece vakti gezmek9
- üstteki yazar hakkında fikrini söyle13
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği15
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı8
- saraca silsüpüroğlu14
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi26
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak11
- amerikan film klişeleri9
- esma bint mervan15
- atatürk'ün yabancılarla evliliği desteklememesi11
- aziz yıldırım ve ali koç'un canlı yayına çıkması43
- dursun özbek'in aziz yıldırım'a verdiği ayar9
- erkek sünnetine 18 yaş sınırı getirilmesi16
- erkek erkeği siker mi15
- yazarların bira içme rekorları13
- bik bik'in gece kapısına gidip serenat yapmak14
- aziz yıldırım12
- bir hafızın ateiste karşı müthiş açıklamaları9
- 9 haziran 2024 fenerbahçe başkan seçimi11
- akp nin iktidardan düştüğü gün13
- ali koç ve aziz yıldırım başkanlık seçimi8
klişe nedir? bana göre klişe; heyecan verici olma özelliğini yitirmiş her türlü fikir ya da düşünsel üründür. toplumda belli bir doygunluk oluşturduğu için artık sıradanlaşan her şey...
eski bir arkadaşım; "özgün şeyler üretebilmek için önce klişeleri tüketmek gerek" derdi. örneğin; hiçbir müzik grubu ilk şarkısıyla dünya müzik tarihini değiştirmemiştir. hatta ilk yaptıkları şarkılar çoğunlukla bilinmez. önce klasikleşen şarkıları çalmış, bir süre başkalarını taklit etmişlerdir; daha sonra kendi beste denemelerini yapmış, alışıldık ritimler ve melodilerle şarkılar yapmışlardır. klişelerle beslenmiş, büyümüşlerdir. bütün bu süreçlerden geçtikten sonra sadece bazıları orijinalliğe ulaşabilmiş ve kalıcı olabilmişlerdir. en azından hikayeler böyle anlatıyor...
şöyle oturup düşünürsek, aynı toplumda yaşayan insanlar olarak her birimiz bir sürü klişeyi yaşadık. anlat anlat bitmez ama, içimden geldiği için bir tanesini anlatmak durumundayım. belki de hiç ummadığım bir yerde, aynı klişeyi yaşadığımız birileri bu satırları okuyordur...
benim hikayem ilkokul yıllarında geçiyor. bakkala ekmek almaya gittiğimiz, paranın üstüyle kendimize eti puf aldığımız yıllarda... sokağın başındaki bakkaldan alışveriş yapmıyoruz. iki sokak yukarıdaki tonton bakkal amca daha samimi geliyor bize. burası diğer zemin katlardan biraz daha aşağıda. kapıdan girebilmek için birkaç basamak iniyoruz. kapı açılınca birbirine çarpan zillerin sesi ve hatıralarımızda yaşamaya devam eden meşhur bakkal kokusu karşılıyor bizi. "hoş geldiniz" diyor bakkal amca, gülümseyerek. alacağımızı alıp koşarak çıkıyoruz. doğru eve... her gün gidip geliyoruz böyle. sonra karne aldığımız gün bakkal amcamıza uğruyoruz elimizde karnelerle. tek tek karnelerimize bakıp, bize çokomilk veriyor. "aferin size" diyor, gururlanarak. eve giden yolda ağzımızı şapırdatarak yiyoruz çokomilklerimizi. parayla alınan hiçbir çokomilk o kadar lezzetli gelmiyor o günden sonra...
sahi nedir klişe? sonuna kadar okumaya üşendiğimiz bir çocukluk anısıdır belki de...
eski bir arkadaşım; "özgün şeyler üretebilmek için önce klişeleri tüketmek gerek" derdi. örneğin; hiçbir müzik grubu ilk şarkısıyla dünya müzik tarihini değiştirmemiştir. hatta ilk yaptıkları şarkılar çoğunlukla bilinmez. önce klasikleşen şarkıları çalmış, bir süre başkalarını taklit etmişlerdir; daha sonra kendi beste denemelerini yapmış, alışıldık ritimler ve melodilerle şarkılar yapmışlardır. klişelerle beslenmiş, büyümüşlerdir. bütün bu süreçlerden geçtikten sonra sadece bazıları orijinalliğe ulaşabilmiş ve kalıcı olabilmişlerdir. en azından hikayeler böyle anlatıyor...
şöyle oturup düşünürsek, aynı toplumda yaşayan insanlar olarak her birimiz bir sürü klişeyi yaşadık. anlat anlat bitmez ama, içimden geldiği için bir tanesini anlatmak durumundayım. belki de hiç ummadığım bir yerde, aynı klişeyi yaşadığımız birileri bu satırları okuyordur...
benim hikayem ilkokul yıllarında geçiyor. bakkala ekmek almaya gittiğimiz, paranın üstüyle kendimize eti puf aldığımız yıllarda... sokağın başındaki bakkaldan alışveriş yapmıyoruz. iki sokak yukarıdaki tonton bakkal amca daha samimi geliyor bize. burası diğer zemin katlardan biraz daha aşağıda. kapıdan girebilmek için birkaç basamak iniyoruz. kapı açılınca birbirine çarpan zillerin sesi ve hatıralarımızda yaşamaya devam eden meşhur bakkal kokusu karşılıyor bizi. "hoş geldiniz" diyor bakkal amca, gülümseyerek. alacağımızı alıp koşarak çıkıyoruz. doğru eve... her gün gidip geliyoruz böyle. sonra karne aldığımız gün bakkal amcamıza uğruyoruz elimizde karnelerle. tek tek karnelerimize bakıp, bize çokomilk veriyor. "aferin size" diyor, gururlanarak. eve giden yolda ağzımızı şapırdatarak yiyoruz çokomilklerimizi. parayla alınan hiçbir çokomilk o kadar lezzetli gelmiyor o günden sonra...
sahi nedir klişe? sonuna kadar okumaya üşendiğimiz bir çocukluk anısıdır belki de...
güncel Önemli Başlıklar