bugün

2046

--spoiler--
aşk bir zamanlama olayıdır;doğru kişiyle erken yada geç karşılaşırsanız onun yanından geçer gidersiniz

eskiden insanlar kimseyle paylaşmak istemedikleri bir sırları olduklarında bir dağa çıkar bir ağaca oyuk açar onun içine saklarlarmış sırlarını sonra da balçıkla kaparlarmış oyuğu...

geçmişinden kurtulmaya karar verirsen beni bul

neden eskisi gibi olmuyor ?

aşkın ikamesi yoktur.

bana aşık olup olmadıgını merak etmiyorum ben seni seviyorum

senin icin ne kadar istersen öderim,her gece
--spoiler--

festivalde izledigim tüm filmlerin yorumunu nacizane yapabiliyorken kelimelerimi kifayetsiz kıldıran film... canımın yanacagını bilerek gitmiştim bu filme ama bu kadar acı cekeceğimi düsünmemiştim filmden cıkarken kızarmış bir yüz hızlı atan bir nabız sırılsıklam bir mendil sıkıştırıldıkları yerden fırlamış anılar yarası kanayan bir kalbim vardı...

yaralı bir adam teslim olmamak kosuluyla asktan aska kosturuyor canını yaktıgı nice kadın... kimisine teget geciyor kiminin tam icinde yer ediniyor ve itiraf ediyor sonunda aradığının o ilk ask olduğunu bunu anlayan akıllı kadınlar uzak duruyorlar ondan ama sadece 'seni seviyorum' diyen karsılıgını duymasa dahi sevmeye devam eden bir kadının hüznüne takılıyoruz en cok ama genis düsünürsek insanın hallerini görüyoruz aşkın bizi mazoşist yapışını, teslimiyetin kimine göre zor kimine göre kolay oluşunu, korkusunun üstüne giden yada korkusundan kaçanları, aşkı korkuyla yaşayanları, baskasına ait olanın kıymetinin artısını, önünde engeller kurallar olanın daha davetkar olusunu, tutkunun anlamını... film eternal sunshine... daki gibi bir soru ilistiriyor beynimize eger anılarımıza yolculuk edebilsek yitirilmis askımıza doğru yola cıkarmıydık?!...