bugün

2 ile bölünmeyen tek sayılar

Cam kırıkları... farklı renklerde binlerce parça her tarafa saçılmış. Bir mabedin giriş cephesinin devasa vitray penceresinin ufalanmış parçaları bunlar. Güneşli bir gün... tek bir güneşin her bir parçadan yansımasını seyrediyor. Farklı renklerle, farklı indislerle yansıyor güneş her birinden.

Bulunduğu bahçede vitraylı cephenin karşısında, ağaçların hışırtıları, kuş cıvıltılarıyla doğanın her anı bir diğerinden farklı senfonisini dinliyor. Hafif bir meltemin fısıltısı da karışıyor.

Karşısındaki devasa taş duvar, yüzyıllara meydan okuyan mukarnaslı giriş, pirinç bir kapı. Her bir yapı malzemesinin lisan-ı hâl ile konuşmasını müşahede ediyor bir yandan.

Bunları seyreden, dinleyip idrâk eden ben miyim? Diye soruyor kendine. Cevap tatmin etmiyor. Bütün cıvıltılar, yansımalar, malzemelerin hissettirdiklerini kendinde topluyor. Hepsinin içinde bir hiç olarak, oluveren binlerce şeyi tek bir anda deneyimliyor şimdi. Rüzgar oluyor esiyor, kuş olup ötüyor, binlerce yıllık bir taş olup bir mabede hayat veriyor. Her vitray parçacığından teker teker yansıyor. O zaman hiç olduğu anlatılıyor ona. Ve sonunda Aslında olup bitenin hep O'ndan, O'nunla ve O'nda açığa çıktığını yaşayarak biliyor.