bugün

idam cezasının gelmesi gereken suçlar

gelmemelidir. 21. yy da bunu tartışmak bile bir hata. neden mi gelmemelidir ?

1) idam cezasına hükmedecek nitelikte bir yargımız yok :
senelerce torpille hakim savcı alındı. fetöcülerün ayıklandığı yargıdaki kadrolar 1-2 sene içinde dolduğunda tekrardan liyakatin pas geçilip torpille alım yapılmayacağının bir garantisi yok. içi boş, kararlarında doktrine atıf yapmayan, araştırmayan bir hakim nesli yetişiyor. zaten son yıllarda kaliteli hukuk yapılmıyor. iş yükünden kaçmak için önüne gelene hagb veren zihniyetin kusura bakmayın ama idam hükmü verebilecek niteliğe sahip olduğunu düşünmüyorum. belki tam yerini tutmayacak ama size hızlı bir örnek vereceğim. aslında suçlu olmayan birisinin hapis cezası aldığını varsayın. suçsuzluğu ispat edilince özgürlüğüne kavuşabilir hatta hapis yattığı süreler için devletten tazminat dahi alabilir. ancak idamda bunun geri dönüşü yok. ayrıca bu yanlışlıkların önüne geçmek için idam cezası infaz edilene kadar uzunca bir süre hapis yatsalar dahi normal bir mahkum ile idamlık bir mahkumun psikolojisi de hiçbir zaman bir olmayacaktır.

2) halkın gazına gelmeden tartılmalı, ekonomik etkiler göze alınmalıdır.
halkın adalet duygusu mahkemelerden farklıdır. küçük bir hırsızlık olayında dahi hırsızı malı çalınan yargılasa, yarın bir gün bunun çoluğu çocuğu da hırsız olur diyerek hırsızın tüm sülalesinin idam edilmesini dahi düşünebilir. ama mahkemeler bu şekilde hareket etmez. senelerce üzerinde tartışılan, kanunlar ve daha da önemlisi "ilkeler çerçevesinde" kararlar verir. nedir mesela ? en güzel örneği "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz." ve tabiki "Ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.". ayrıca biliyorum halkımız özellikle isim vermeyeceğim o 3-5 suçlunun mutlaka idam edilmesini istiyor ama üzgünüm dostlar idam cezası da olsa kanunların geriye yürümezliği ilkesi denen bir şey var. veya eski türkçeyle "makable şamil olmaz." bu yeni çıkan yasayla eskiden yargılanıp hüküm giymiş kimseye idam veremezsiniz. dolayısıyla siyasilerin toplumdaki gazla, yıllardan beri içimizde bir yerlerde bulunan intikam duygusuyla hareket etmemesi, önce 1. maddedeki nitelik konusunu sorgulamaları gerek.

3) amerikada idam olması bizde de olması gerektiği anlamına gelmez.
her ülkenin hukuk sistemi, genel yaşantısı ve kültürü farklıdır. bugün bir amerikalıya türkiye nerede diye sorduğunuzda adamlar brezilyanın oralarda herhalde dmi diye cevap veriyorlar. ancak bir avrupalıya türkiyeyi sorduğunuzda adamlar sizin dış işleri bakanınızın en son ziyaret ettiği ülkede söylediği sözleri dahi eleştirecek kadar konuşabiliyor. dolayısıyla amerika ile olan bağımız tamamen diplomasi düzeyindedir. fakat gelişen avrupayla kimsenin yadsıyamayacağı organik bir bağımız var. gerek coğrafi olarak, gerek ekonomik, gerek siyasi gerekse orada yaşayan milyonlarca vatandaşımızın olduğu gerçeğiyle, üzgünüm dostlar ama örnek alınacak bir hukuk sistemi varsa o da amerika değil avrupa olmalı bizler için. ayrıca her fırsatta müslüman ülkeyiz vurgusu yapılan bir toplumda, dahası "Allah'ın verdiği canı ondan başkası alamaz" öğretisinin hayatımızın her döneminde ilmek ilmek işlendiği bir toplumda bunu da geçtim 21. yy da idam gibi çağdışı bir uygulamanın tartışması düpedüz zaten topallayan ekonomimize bir kurşun da bizim sıkmamızdan başka bir şey değildir. üzgünüm ama avrupanın ve diğer ulusların vereceği ekonomik tepkileri göze almak "artık zorundayız". ekonomimiz topallıyor. günümüz dünyasında ülkeler tüfekle süngüyle savaşmıyor. üreten, dışarıya teknoloji ve sanayi satan ülkeler kazanıyor. bizde ise yediğimiz ekmeğin üretildiği buğday tohumu dahi dışarıdan ithal ediliyor. hiçbir doğal kaynağımız da yok. dolar olmuş 3.7 dolayısıyla artık sadece idam konusunda değil attığımız her adımda 10 düşünüp 1 hareket etmemiz gerekiyor.