bugün

16 nisan 2017 anayasa değişikliği referandumu

ysk'nın yaptığı düzenbazlıkla meşruluğunu iyice yitirmiş olan referandumdur. kafasına göre yaptığı değişiklikle kendisini fazlaca açık etmiştir. o mühür olmadan oy pusulası sadece bi kağıt parçasıdır ve geçerliliği yoktur. yaptıkları hareketin hak ettiği isim de '' mızıkçılık''tır ( başka isimler de geliyor tabi insanın aklına. ). kısaca hemen çocukluğumuza dönelim. yakar top oynuyoruz. baştan denilmiş ki topu yakalayınca can kazanma olmasın, top eline de değse yanmış sayılınsın. oyun böyle oynanırken, bi noktada top, sahibinin suratına doğru hızla fırlatılıyor ve canının yanmasından korkan ve kaçamayan çocuk ister istemez onu yakalıyor. heh tamam yandın sen geç kenara diyorlar. '' yok, diyor, yanmadım. aksine can kazandım. ''. lan oğlum, diyoruz, konuştuk ya can almak yok, madem kaçamadın geç kenara. çocuk geçmiyor, topuna sarılıp '' top benim değil mi ? can kazandım diyorsam can kazandım. yoksa oynatmam. ''. durum aynen bu. bu kadar keyfi ve sebebi belli bi hareket. şimdi n'apalım ? Top onun diye bu haksızlığa boyun mu eğelim yoksa topuyla beraber çocuğu oyundan atalım mı ? tek başınayken bir değil on topu olsa ne yazar ! bizim yapmamız gereken budur. gerçeğe, akla, yol ve yönteme uymayan kurallarının takipçisi olmak zorunda değiliz. biz halkız. yönetici olmadan da oluruz, ama biz olmadan yöneticinin anlamı da yoktur.