bugün

ahmet piriştina

karne aldığım gündü. zaten karnede 3 dersten kaldığım yazılıydı...

saat 2de yemek yerken ntv izleniyordu. ne gerek varsa, zaten dokunsan ağlayacaktım.

spiker göründü ekran. son dakika dedi. flaş haber dedi. aha dedim zaten bitmiş hayatım daha ne olabilirki?

bitmemişim. kalabilirmişim, sakıncası yokmuş.

'izmir büyükşehir belediye başkanı, ahmet priştina vefat etti dedi.'

insan başkanına yakıştıramazki bunu.

kaşık, el, yüz, göz her şey sabit kaldı. zaten kalmıştım, bu olmamalıydı. böyle bi haber olmamalıydı.

zaten birileri izmirlinin üzerine oyun oynarken neden sorusunu sordurmuştu bizlere.

sonra izmir sokakları bomboştu, mustafa kemal sahil bulvarından araba geçmedi, hatırlarım o sessizliği. terkedilmiş bir şehir düşünün işte.

sonra...sonrası yok işte. cenazesi o sahilden geçirildi. 80bin kişi vardı konakta, başka biri bu kadar sevilmezdi.

zaten sınavlara çalışıyordum, geçmek lazımdı sınıfı.

katılamadım cenazesine. katılsaydım belki geçemezdim, ama olmadı yapamadım.

izmir sokaktaydı, 3 milyon insanın büyük çoğunluğu. hem daha 52 yaşındaydı, ne gerek vardı bu yaşta vedaya?

biz onu daha çok sevecektik. belki önce biz sonra türkiye onu daha çok sevecekti. olmadı. ama şanslıyızki, hakkında yapılan tüm yalan yanlış bilgilere rağmen tanıdık onu. hem daha biz oy verecektik kendisine gelecek sene. olmadı...

sonra haziran bitti ben geçtim, ama bir şeyler hep yarım kaldı o orospu evladı 14 haziran gününde.