bugün

21 mart 2017 tayfun talipoğlu nun vefat etmesi

geçen yıl istiklal caddesinde ki d&r'da kitap bakıyorum. hayyamın rubailer'ini alarak, kasaya gittim. biri yanımda aldığı kitabın ödemesini yapıyor " ödemeyi kartla yapacağım" diyen naif bir ses tonlu biri. bir an durdum, çok samimi bir ses tonunu hatırladım. rahatsız etmeden hafifçe yüzüne baktım, tam dönerken, bir daha baktım ve öylece kala kaldım. benim bakışlarımı farkedip döndü ve yarım ağız tebbessümle;

-merhaba
-merhaba tayfun bey,inanırmısınız sizi sesinizden tanıdım.

yine yarım ağız gülümsedi, sanırım birazda yorgundu.

-eyvallah (biraz baktı)
-şu şehirden misin?
-hayır ama sınır komşundan.
-o bölgede çok proğram yaptım her şehrin çoçuklarının gözleri bir başka bakardı...baban ne yapıyor?

o an yine mikrofonu elinde, küçücük çoçuklarla muhabbet eder gibi sohbete koyuldu benimle.

-baba emekliliğin keyfini çıkarıyor(gülümseyerek)
-sen nerede çalışıyorsun?
-şurada... tayfun bey!

-abiiii (hafif tatlı sert bakarak)
-pekii, tayfun abi bilmeni isterim, senin yerin ayrıdır bizde.
-biliyorum.
-abi çok teşekkür ederim gerçekten.
-neden?
-sayende, çoçukluğumdaki o güzel günleri tekrar anımsattığın için.
-sende, sende...

tayfun abi, çerçeveli gözlüklerinin ardından iki yorgun gözlerle eskilere daldı.

-sanırım bam telinize dokundum.
-ee evettt(gülümseyerek)

konuştuk bir kaç dakika daha, "hadi eyvallah, babana selam söyle!" dedi kolumdan tutarak vedalaştı, düşük omuzlarıyla ağır ağır gitti. sonra ben de kitabın parasını ödeyip, çıktım d&r'dan. istiklal caddesine baktım, insan ne kadar çabuk büyüyor, keşke.. dedim cümlemin devamını kuramadan caddede akan yabancı kalabalık, cümlemi tamamlamama izin vermedi. bende bıraktım kendimi bir başkasının gözlerinde yabancı olmaya.

yolun aydın olsun.

keşke! keşke, hep çoçuk kalsaydık be tayfun abi.