bugün

türbanlı hakim

ilk defa ortaokulda karşılaştığım zihniyete meze olmuş hakim.

yedinci veya sekizinci sınıftaydık, sınıf hocamız lise tercihlerimizi soruyordu sırayla. kızlardan birisi imam hatip okuyacağını söylediğinde; neredeyse 1 ders " kızların imam hatip okumalarının saçmalığı" temalı bir konferans dinledik hocadan.

bir sonraki derste ise; " imam hatip mezunu kızların kamu kurum ve kuruluşlarında çalışmamalıların nedenleri" konusunu işledik.

zira başörtülü bir imam hatip mezunu, imam hatip'in ardından bir tıp fakültesi okuyup doktor olduğunda; hastaneye gelen hastalara ayrıcalıklı davranırmış.

zira başörtülü bir imam hatip mezunu, imam hatip'in ardından öğretmenlik okuyup öğretmen olduğunda; öğrencilerine ayrımcılık yaparmış.

zira başörtülü bir imam hatip mezunu, imam hatip'in ardından x fakültesini bitirip x'çi olursa; y lere ayrımcalıklı davranırmış.

başörtülü olana öncelik verirmiş, müslümana öncelik verirmiş, x' e öncelik verirmiş, y'ye öncelik verirmiş.

dolayısıyla imamhatip mezunu, başörtülü kızlar objektif olamazmış, taraf tutarmış.

peki ne yapmak lazımmış?

eğer ki;başörtülü bir kız, laik türkiye cumhuriyetinde bir iş sahibi olmak istiyorsa ya başörtüsünü çıkarmalıymış ya da iş sahibi olmamalıymış.

zira; objektiflik, doğruluk, tarafsızlık kişilikten değil de giyim tarzından kaynaklanan erdemlerdir.

zira; insanlık, haklıdan taraf olmak,doğruyu yanlıştan ayırt edebilmek ancak ve ancak giyim ve kuşamdan ötürü var olagelen ve var olabilen özelliklerdir.

zira başörtüsü; dini bir vecibe değil de subjektif yaklaşımın, at gözlüğünün, taraflılığın, haksızlığın, yanlışlığın göstergesi ve nişanesidir.

insanlar!

neredeyse herkesin; bir dini inanca, bir dünya görüşüne, takip ettiği bir kurallar bütününe sahip olduğu bir ülkede yaşıyoruz.

neden üniversite hayatını yeşil kabanla geçirmiş birisine, çekirdekten ülkü ocaklarında yetişmiş birisine, chp gençlik kollarında yetişmiş birisine, bir hristiyana, bir hintliye, veyahut bir edebiyat aşığına;

"yav bu edebiyat seviyor; şimdi hep edebiyatçılara ayrıcalık yapar"

"yav bu ülkücü; ülkücüleri kayırır"

"yav bu ata tapıyor; atlarla ilgili davalarda verdiği kararlar objektif olmayabilir"

demiyoruz da, başörtülü hakim konusunda;

" başörtülü hakim mi? töbe de lan. kayırır o şimdi. objektif olamaz. bak objektif olsun balkondan atlayacağım"

tarzı söylemlerde bulunuyoruz?

hani laiklik?

hani eşitlik?

hani kardeşlik?

hani insanlık?