bugün

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

sürekli olarak insanların tedavi etmek istediği, hizaya sokmaya çalıştığı, dışladığı, anlamlandıramadığı kişiler var ya hah işte gerçek o kişilerin midesinde çünkü dünyada biraz düşünen, birazcık olsun sınırları zorlayan, kapalı kapıları aralayan insanın midesinde bulantı ve tiksinti vardır. biraz olsun kendini rahat bırakırsa, biraz olsun sorulmaması tembihlenmiş soruları sorarsa o insan, işte o vakit öyle bir bulantı sarar ki midesini her şey bir karton parçası gibi olur. Sevdiği kadın, nefret ettiği insanlar, heves ettiği şeyler, korkuları... Birazcık rahatlarsa insan bütün bunlar aynı çizgide ip gibi dizilir ve sadece bulantı verir o insana. insan olmanın en önemli kaidesi de bu yaşıma kadar anladığım kadarıyla, o keskin bulantıdan kaçmaya çalışmak. Ne silah, ne ölüm, ne yalnızlık, ne cezalar, ne din ne de tanrı. Hiçbirisi o bulantı kadar insanı ayamaz çünkü. Aymak da öyle sanıldığı gibi güzel bir şey değildir çünkü. Aymak gözünü açmaktır ve gözünü açtığında o insan, tek gördüğü bağırsak gibi kıvrım kıvrım olmuş, içleri tortu ve bok-püsür kaplı, seçeneği olmadan geldiği dünya ve onun her biri birbirinden daha da tiksindirici parçalarıdır.

Bu yazıyı da buraya sıçtım. Gidim ellerimi sabunlayayım. Ya da iyisi mi komple çamaşır suyuna gireyim. Başka türlü gitmeyecek bu bulantı.