bugün

sürekli istiklal harbinden bahseden cumhurbaşkanı

son zamanlarda her yaptığı konuşmanın içerisine bir şekilde istiklal harbini katan ve içerisinde bulunduğumuz şartları istiklal harbi zamanına benzeten cumhurbaşkanıdır. kendisine hatırlatmak isterim ki kurtuluş savaşından önce bu topraklarda kötü yönetilen bitik bir ülke vardı. şu anda da 15 yıldır kendisinin yönettiği bir ülke var. şartlar kurtuluş savaşı öncesine benziyorsa eğer bunun sorumlusunun kim olduğu da aşikar.

yeni bir sevr, istiklal harbi şartları, başkomutanlık vs gibi kavramları kullanarak kime benzemeye çalıştığını anlamak güç değil. erdoğanın göz diktiği konum mustafa kemal atatürkün konumu belli ki. kendisini destekleyen kesimde de böyle bir algı oluşturma çabasına girişiyor. 15 temmuz gibi neler yaşandığı belli olmayan, araştırılmasına dahi izin vermedikleri, üzerini kapatmaya çalıştıkları bir konu üzerinden sahte kahramanlık destanları yazma uğraşında.

kendisine suni düşmanlar yaratıp bu düşmanlarla savaşarak arkasındaki kesimi sürekli canlı tutmaya gayret gösteriyor. çünkü geriye dönüp baktığınızda büyük çoğunluğu boşa geçmiş 15 yıllık bir fiyasko var. tarım alanında sürekli geriye gitmiş, teknoloji çağına ayak uyduramamış ve bunun için çaba bile sarf etmemiş bir türkiye var. eğitimin temeline gericiliği koymuş, bilime tamamen sırtını dönmüş, sürekli fakirleşmekte olan huzursuz, güvensiz, mutsuz bir türkiye.

ülkenin durumu içler acısıyken bir tek kişinin kişisel egosunu tatmin etmek için birbiriyle yarışan milyonlar var bu ülkede. yaşam şartlarının giderek zorlaştığı, vergilerin ağırlaştığı, ekonominin alarm verdiği bir ortamda koskoca bir ülkenin en önemli gündem maddesi 'tayyip bey başkan olacak mı olmayacak mı?' başkan olsa ne olacak? üretim bugünden yarına tavana mı vuracak? ithalat azalıp ihracat mı artacak? vergiler azaltılıp sosyal kalkınmaya yönelik adımlar mı atılacak? 15 yılda içine sıçtıkları ülke itibarı bir anda geri mi kazanılacak?

türkiye bu adamın kişisel hırslarıyla uğraşmayı bırakıp gerçek sorunlarının üzerine eğilmezse şartlar git gide daha da içinden çıkılmaz bir hale bürünecek. istiklal harbi, 15 temmuz destanı, osmanlının torunuyuz vs gibi masallarla uyumaya devam ederseniz gerçekten de kendizini yeni bir kurtuluş savaşı vermek zorunda bulmanız işten bile değil. unutmamanız gereken şey 15 yıllık süreçte türkiyenin verdiği mücadele her zaman bu süreçte kaybedilenleri geri kazanma, eski türkiyeyi bir nebze de olsa geri getirme mücadelesidir. sizin destan sandığınız 15 temmuz ise akp nin sıçıp sıvaması sonucunda meydana gelmiş ve hala temizlemek için binbir çaba sarfettiği sikindirik bir iktidar mücadelesinden başka bir şey değil.

birinci dünya savaşı sonunda osmanlıya dayatılan antlaşmayı reddetmiş, bu milleti küllerinden ayağa kaldırmış ve kurtuluş savaşına komutanlık yapmış sonrasında da içinde yaşadığımız ülkenin kurucu lideri olmuş, bizi bir kişinin tebaası olmaktan kula kulluk etmekten kurtarmış gerçek başkomutanımız mustafa kemal atatürkü sevmeyen,

kurtuluş savaşında bir çok başarının altına imzasını atmış, türkiye cumhuriyetini ikinci dünya savaşına girmekten korumuş inönüden nefret eden,

üçüncü dünya savaşının neredeyse bizim coğrafyamızda yaşanmasına zemin hazırlamış, 80 yıllık cumhuriyet kazanımlarını 15 yılda tüketmiş, dünyadaki tüm ulusların kurtuluş mücadelesine saygı duyduğu bir ülkeden bu saygınlığı terör destekçisi(a haberi bırakıp dünyanın gerçeklerine bakmayı denersiniz türkiyenin ışidi desteklediği algısının tüm dünyada ortak olduğunu görürsünüz) görüntüsüne getirmiş erdoğana tapan bir toplum.

bizim gerçeklerimiz bunlar ve gerçekten istiklal harbi şartlarındaysak bu toplumla vay bizim halimize.