bugün

bakireliğe önem veren zihniyet

aidiyet ve mülkiyet ile ilgili fikirleri saptırılmış zihniyettir.

Bekaret, bakirelik durumlarını, doğrudan 'ilk kez sevişilen' olmanın hazzı ile bağdaştırmayı anlayabiliyorum. Birinin hayatında, seks gibi duygusal olarak dopdolu bir şeye, ilk kez dahil oluyor olmak çok güçlü bir durum. Yalnız sıkıntılı kısım bunun saplantı haline gelmesi ile başlıyor.

Sevmek ile ilgili insanların öğrendikleri şeyler korkunç. Sözlükten, televizyona, şarkılardan, kitaplara onlarca yerde ilişkilerle ilgili taktikler, ipuçları, öneriler dolu ve asıl korkunçluk bunları ürün ve hizmet alımına yönelik onlarca imajın altında görüyor olmak. Yani bir insanın, sevmek işini, sahip olmak ile bir tutması çok kolay. Bu mülkiyet bilincinin ikili ilişkilere nasıl işlediğini görmek de çok zor sayılmaz. Başlıkta geçen zihniyetin de bu bilincin yansıması olduğunu düşünüyorum.

Tabi binlerce yıldır bekaretin çeşitli biçimlerle sembolleştirildiğini biliyoruz. Yalnızca din içinde değil, sanat ve felsefe içinde de ana başlıklar olarak önümüze çıkıyor. Bununla birlikte şu an tartışılan şeyin uzun zamandır çözümsüz kaldığını hatırlamakta yarar var.

Bazı kişiler birini sevmeyi onun sahibi olmak olarak görüyor. iki taraf da bu durumdan hoşnut olursa eğer bunda bir sakınca olmuyor elbette. Sonuçta bakir bir erkek ve bakire bir kadının bir arada ve bu şekilde mutlu olmasında bir gariplik görmüyorum. Hayatları boyunca tek eşli kalmalarını da çok sevimli buluyorum.

Bu zihniyet ile ilgili sorun, boyalı ikinci el araba almayan kişinin sorunu ile aynı aslında. sevdiği kişiyi de araba sanıyor. Daha önce yaşadıklarının kendisine sorun yaratacağını düşünüyor. Sağlıksız olan da bu oluyor. Hayatı boyunca o mükemmel arabayı bulmaya çalışıyor. Birilerinin onu kandırmasından endişe duyuyor, bu endişe büyüyor ve öfkeye evriliyor, öfke sosyal bozukluğa dönüşüyor ve kişiyi arabalar konusunda çekilmez biri haline getiriyor.

Diğer taraftan bunun çok da önemli olmadığını düşünen biri gerçekten sevdiği bir arabayı alıyor. Onunla uğraşmaktan, ufak tefek kusurlarını görmezden gelmekten çekinmiyor. Tüm arabaların mükemmel olmadığını, sıfır bile olsa sorunlu olabileceğini biliyor, bunun için öfkelenmek yerine alabildiği tüm verimi alıp mutlu oluyor.

Tabi ki hiç bir kadın, hiç bir erkek bir araba değil. Hele ki ikinci el hiç değil. Tek söylediğim birini sevmenin onun sahibi olduğunuz anlamına gelmediği. işin kıskançlık boyutunun özgüven ile ilgili olduğunu artık herkes biliyor ama bekareti saplantı haline getirmek tam olarak sevmeyi bilmemekten kaynaklanıyor.