bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

Ben bu yazıyı sana yazdım.
Bugün tekrar görüşmeye başlayalı tam bir sene oldu ve bugün ikimiz de çok başka hayatlardayız. Çok başka şehirlerdeyiz. Seni özlüyorum seni her saniye özlüyorum. Nasıl özlemem ki bir ölüyü aldın kör bir mezarlıktan çıkardın yeniden hayata döndürdün ve sonra daha hızlı kör kuyulara attın. Bir insan katilini nasıl özlemez ki. Defalarca elinde öldüm. Başka bir ülkeye bile kaçtım ama unutamadım. Nasıl bir büyü nasıl birşey bu anlamadım. Tüm sokaklarım sana çıktı ve o sokaklardan koşa koşa sana geldim ben. Şimdi birbirimizin dilinde bile değiliz. Adını anmamaya özen gösterirken ciğerim kaç yerinden deliniyor bir bilsen. Ben yanında yokken sana birşey olursa korkusu sonsuz bir acı veriyor. Ama hainsin sevgilim vefasızsın, gamsızsın. Bu sefer son dedim birdaha dönüşü yok. Birdaha güneş ay ile birleşir biz seninle bir araya gelemeyiz. içimdeki önce umudu öldürdün sonra öyle bir kırdın ki paramparça ettin beni. Ağlayamayacak kadar acı çekiyorum. Ama geçicek işte o zaman ben yeniden hayata dönücem işte o zaman senden daha da uzaklarda olucam. Hiç inanmadın bana hiç inandıramadım seni. Oysa benim şu hayatta tek huzulu olduğum yerdi senin yanın. Sen benim huzurumdun. Huzursuz kaldım. Uykusuz kaldım. Yarım kaldım... ben katilini özleyen bir kızım ve ben en son ki halini hiç özlemiyorum. Seni ilk gördüğüm ilk sarıldığım ilk kahkahalarımı attığım zamanları özlüyorum. Ağlarken başımı göğsüne yaslayıp geçti demeni özlüyorum. Ama bana bundan sonra yokum başının çaresine bak dedin. inan başımın çaresine bakıyorum. Hoşça kal.