bugün

istanbul da kürt mafyasının ortaya çıkışı

selamlar...
darbedir, fetödür derken bunları ihmal ettik biliyoruz.
ama kürtler hayatımızın bir gerçeği malesef.
yaptıklarıyla, yaşam tarzlarıyla hayatımızın her alanında onlarla karşılaşıyoruz ne yazık ki.

şehirlerimizi birer kanser hücreleri gibi saran kürtler pek çok kanun dışı işler yapıyorlar.
bunları hepimiz biliyoruz.
uyuşturucu kaçakçılığı, mafya işleri hep bunlarda.

peki bunlar ne zaman mafyalaşmaya başladılar biliyor musunuz?

anlatayım...

dört uzun boylu, zayıf, esmer adam 23 mart 1906 cuma günü göztepe istasyonunda rıdvan paşa'nın trenden inmesini bekliyordu...

rıdvan paşa, sultan 2. abdülhamid'in güvenini kazanmış, tam 16 yıla yakın bir zamandır istanbul şehremini(belediye başkanlığı) görevini yapan bir devlet adamıydı.

rıdvan paşa o gün cuma selamlığından çıkmış, bir süreliğine makamına uğramış, sonra bir istimbot ile haydarpaşa'ya geçmiş ve göztepe'deki konağına gitmek üzre trene binmişti.

tren göztepe istasyonu'na vardığında rıdvan paşa yanındakilere veda edip trenden indi ve kendisini bekleyen arabasına binmek üzre istasyon binasına girdi.
işte tam bu sırada kendisini bekleyen 4 kürt delikanlısı rıdvan paşa'ya doğru yaklaşarak bellerinden çıkardıkları tabancalar ile paşa'ya doğru birdenbire ateş etmeye başladılar.
rıdvan paşa hiçbir şey söyleyemeden ve yapamadan yere yığılmıştı.
başına, göğsüne ve karnına 8 mermi isabet etmiş ve bir anda ölmüştü.

silahlarıyla birlikte kaçmadan teslim olan ve paşa'yı, "bilerek, isteyerek ve tasarlayarak" öldürdüklerini itiraf eden katillerin kimlikleri şöyleydi.

1-bitlisli mehmet oğlu abdullah. 22 yaşında.
2-vanlı sadullah oğlu mehmet esat. 22 yaşında.
3-hakkarili tatar oğlu emin abdullah. 35 yaşında.
4-vanlı mehmet oğlu ahmet. 35 yaşında.

tam 16 yıldır istanbul şehremini olan rıdvan paşa katledildiğinde 51 yaşındaydı.
gayet dürüst ve namuslu biri olarak tanınmıştı.
muntazam bir tahsil görmüş, bab-ı ali tercüme odasından yetişerek mükemmel fransızca öğrenmiş, çeşitli taşra memuriyetlerinde bulunduktan sonra 1877 yılında açılan ilk osmanlı millet meclisi başkatipliği gibiçok önemli bir memuriyete tayin olmuştu.
akabinde trabzon, bursa, selanik gibi vilayetlerde savcılık, saray katipliği, dahiliye müsteşarlığı gibi vazifelerde bulunarak devlet kademesinde sürekli yükselmiş ve nihayet 1890 yılında istanbul şehreminliği görevine getirilmişti.

lakin padişahın övgülerine mazhar olan rıdvan paşa, şehreminlik vazifesine tayininden sonra, padişah'ın kendisine olan övgüsünden fırsat bularak biraz "küçük dağları ben yarattım" havasına girmişti.

lakin o esnada istanbul'da "küçük dağları ben yarattım" havasına girmiş bir başka paşa daha vardı.
selimiye kışlası komutanı, bedirhanoğlu ali şamil paşa...

bedirhanoğlu aşireti hakkında hepiniz birşeyler duymuş, okumuşsunuzdur.
ali şamil paşa'nın dedesi bedirhan paşa cizre beyi idi.
aile bir şekilde soyunu selahaddin eyyubi ve halid bin velid'e dayandırmaya çalışsa da, diğer yanda da kürt olduklarını ön plana çıkarmaktan çekinmezdi.

her ne ise...
ali şamil paşa kürt gönüllülerinden oluşan kuvvetleri ile 93 harbine katılmış, pek bir varlık ve başarı göstermemesine rağmen bu davranışı ile abdülhamid han'ın takdirini kazanmıştı.
hamidiye alayları'na verdikleri desteklerden ötürü abdülhamid, bedirhanoğlu aşiretini pek bir sever, pek bir tutardı.
bedirhanoğlu aşireti de bu sevgi ve alakaya karşılık verir, her daim padişahın yanında olduklarını beyan ederler, bu vesile ile aşiret üyelerini devletin önemli kadrolarına yerleştirmeye çalışırlardı.
bedirhanoğlu aşiretinden abdürrezzak bey'de bu aşiret kontenjanından saray'daki en önemli görevlerden birinde teşrifat baş müfettişliği vazifesinde bulunmaktaydı.

işte böyle bir ortamda, ali şamil paşa'nın üsküdar taraflarında astığı astık, kestiği kestikti.
ali şamil paşa üsküdar tarafındaki işlere rıdvan paşa'yı karıştırmaz. esnafı denetler, ceza keser, canının istediğini tutuklatır, falakaya yatırır, kışlada hapsettirirdi.
yani karşı kıyıda adeta bedirhanoğluna bağlı bir derebeylik kurulmuştu.

o sıralarda abdürrezzak bey ise şişli-nişantaşı arasında yeni bir konak yaptırmıştı.
lakin bu konağın sokağı henüz toprak yoldu ve kaldırım bulunmamaktaydı.
abdürrezzak bey bir cuma selamlığında şehremini rıdvan paşa'nın yanına giderek durumu kendisine anlatıp sokağa kaldırım taşı döşetmesini istedi.

ali şamil paşa'nın yaptıkları dolayısıyla bedirhanlara kızgın olan rıdvan paşa da abdürrezzak bey'e "hallederiz" diyerek onu başından savdı.
ama ilerleyen günlerde hala bu sokaktaki kaldırım meselesi hallolmayınca, abdürrezzak bey aynı isteği birkaç cuma selamlığında daha tekrarladı.
ancak tüm bunlara rağmen rıdvan paşa, abdürrezzak bey'in talebini yerine getirmedi.

buna çok kızan abdürrezzak bey, rıdvan paşa'nın çok sevdiği bir zabıta memuru olan ahmet ağa'yı yakalatıp konağının bodrumuna hapsetti ve "sokağa kaldırım döşetmeden onu serbest bırakmam" diyerek rıdvan paşa'ya haber yolladı.

rıdvan paşa bunun üzerine çok sinirlendi ve konuyu, tahsin paşa vasıtasıyla padişaha kadar taşıdı.
lakin abdülhamid her iki tarafı da kırmamak için bu olayın dışında kalmayı tercih etti.
padişahın çözüm olamayacağını anlayan rıdvan paşa da tüm belediye çalışanlarını toplayarak abdürrezzak efendi'nin konağını bastı ve ahmet ağa'yı kurtardı.
bu baskın istanbul belediyesi ile bedirhan aşireti arasında bir silahlı çatışmaya dönüştü, konak tahrip edildi hatta abdürrezzak bey'in kardeşi olan hassa ordusu subaylarından bedirhan bey tabanca kurşunuyla yaralandı. ayrıca belediye konağın etrafına çukur ve hendekler kazarak konağı kullanılamaz hale getirdiler...

şimdi şikayet sırası bedirhanlara gelmişti.
onlar da aynı şekilde durumu padişaha bildirdiler. lakin abdülhamid yine tarafsız kalmayı seçti.

tabi bu mesele bedirhan aşireti için bir izzeti nefis meselesi haline gelmişti.
bu durumda ali şamil paşa'nın bu işe kayıtsız kalmayacağı aşikardı.
bedirhanlar bunun üzerine planlar yaptılar ve ali şamil paşa'nın görevlendirdiği yukarıda isimleri yazılı olan 4 kürt, istanbul belediye başkanı rıdvan paşa'yı böylece katletti.

tabi bu olayda,ölen öldüğü ile kaldı.
abdülhamid, ali şamil paşa'ya ve abdürrezzak bey'e dokunmadı.
rıdvan paşa'yı öldürenler cezaya çarptırıldı.
ama ali şamil paşa ve diğer bedirhanlara herhangi bir ceza verilmedi.

işte böyle.
istanbul'un kürtlere teslim olması, kürtlerin şımartılması böyle böyle başladı bu ülkede.
bedirhan aşireti ve kürtler istanbul'da böyle mafyalaşmaya başladılar.
zorbalıkları ve despotlukları ilerleyen zamanlarda da birtakım münferit olaylar ile tarihteki yerini almıştır şüphesiz.
bunlar gerektiğinde devleti yönetenlere yalakalık yaparlar, nüfuz elde ederler ve bu elde ettikleri nüfuz ile beylik, paşalık yapar, bir şehrin, hatta bir ülkenin içine ederler...

o yüzden ki, "kürtten evliya, alma avluya" demişler...

iyi pazarlar...