bugün

vahdettin in abisinden para dilenmesi

hain padişah vahdettin'in henüz padişah değil de şehzade olduğu dönemlerde sergilediği düşkünce davranış.

evet, dönemin osmanlı tahtına 3. derecede aday olan mehmet vahdettin efendi, 40 yaşında olmasına rağmen bir iş güç sahibi olamamış, kendisine para getirecek, geçimini sağlayacak bir düzen kuramamıştı.
halihazırda sahip olduğu 3 eşine, cariyelerine, kalalarına, aşçılarına, uşaklarına, atlarına, arabalarına ve sair giderlerine payitahttan ancak 3 ayda bir çıkan şehzade ödeneği ile bakmak zorundaydı.

vahdettin, 2. abdülhamid'in annesi ayrı babaları bir kardeşiydi. vahdettin 5 aylıkken öksüz kalmış olduğundan dolayı 2. abdülhamid han kendisini sever gözetir, ona abilik yapmaktan geri kalmazdı.

osmanlı'nın özellikle son dönemlerinde padişahlar, özel yaşamlarında bol kadınlı haremleri benimsemiş olmakla beraber, bu kadınlardan doğan çocukların eğitim ve öğrenimleriyle yeterince uğraşmamışlar, osmanlı sarayı bu yüzden ekmek elden su gölden, hiç bir işe yaramayan, hazır yemeye alışmış bir sürü sultan ve şehzadeler ile dolup taşmıştır.

filhakika, sultan ve şehzadelerin evlenmeleri de onları tüketici bir toplum olmaktan kurtaramamış, tam tersine yeni bireyler eklendikçe masraflar daha da çoğalmıştır.
işte tüm bunların masrafları, köşk ve konak paraları hazineden karşılanmaktaydı.

şüphesiz ki, vahdettin de diğerleri ile aynı durumdaydı.
şehzade vahdettin 40 yaşına gelmiş olmasına rağmen iş güç sahibi olmadığı için işte bu hazineden aldığı maaş ile geçiniyordu.
padişahın eline bakmasına rağmen de 3 zevcesi ve pek çok cariyesi ile birlikte çengelköy'de kendisine tahsis edilen kökte lüks ve şatafat dolu bir hayat sürüyordu.

lakin devlette para sıkıntısı baş göstermişti.
öyle böyle değil, kaybedilen savaşlar, topraklar, alınan dış borçlar maliye hazinesini zor durumda bırakmıştı.
devlet memurlarına, saray adamlarına ödenmesi gereken maaş, ancak 2-3 ayda bir ve bölük pörçük, binbir zorlukla ödeniyordu. keza vahdettin'in tahsisatı da geç yatıyor, bazen hiç yatmıyordu. bu durumda da şehzade geçim sıkıntısı ve parasızlıkla karşı karşıya kalmıştı.

işte böyle bir durumda iken 19 şubat 1901 günü padişah olan abisi 2. abdülhamid han'a bir mektup yazarak bu para sıkıntısını dile getirmiştir.

işte şehzade vahdettin'in 2. abdülhamid han'a yazdığı mektup;
-------------
gerçek saklayıcı allah, şefaat edici sevileni hürmetine;
en kutsal ve islam halifeliğinin dayanağı olan, ümmetin haset edenleriyle, hainlerine karşı, erişilmez nüfuz ve olgunluğunuzla, şan ve şerefle, emniyet ve afiyetle allah'ın gölgesi makamınızda sizi temelli etsin...

"bir arzu ve ihtiyacınız olduğu zaman bildirmekte tereddüt etmeyiniz" yolundaki iradeniz üzere arzuhale cesaret eyledim.

maliye hazinesinden şahsıma tahsis buyurduğunuz maaşım, hazinenin hal-i hazırı gereği ancak iki ve iki buçuk ay zarfında elime geçtiğinden, içeride kalan tedahulatım hiçbir işe yaramayıp çürümektedir.
zatı şahaneleri, takdir edersiniz ki geçinebilmem için ve dahi ihtiyaçlarımı karşılayabilmem için işte bu atiye-i şahane'ye bağlı durumdayım.
lakin bu atiye-i şahane sizin gönlünüzden koparak reva gördüğünüz atiyelerden dahi çok düşük kalmaktadır.

sık sık alıştığım iltifat ve atiyelerinizden şimdi yoksun bırakılışımı türlü biçimlere yorumluyorum.
acaba zat-ı şahanelerine karşı bir kusura mı bulundum?
bilmeden bir hata mı ettim?
yoksa, habir ruhlardan birinin şerrine mi değindim? yoksa sırf efendimizin şahane hatırlarından mı uzak kaldım?
işte bu gibi elim düşüncelerle meyusum.
şu aralık uğradığım kesim zaruret, artık katlanılamaz bir hale gelince, siz en büyük velinimetimin merhamet kapılarına sığındım.

meyus kalbimi sevince boğacak iltifat ve şahane ihsanınızın eskiden olduğu gibi yine bol bol verilmesini, zatı şahanelerinin takdirinden rücü edecek atiyelerden şu bahtsız kulunuzu yine nasiplendirmenizi istirham ederim.
--------------

mektubun orijinal hali için;
görsel