duygusal şiddet

Günümüz yaşam problemlerinin baş sıralarında yer alan duygusal şiddet, fiziksel şiddetten farklı olarak, beden yerine, iç dünyanın ve özellikle kalbin darbe aldığı, kemikler yerine duyguların kırıldığı, kişinin iç sarsıntı geçirdiği bir şiddet türüdür.

Duygusal şiddet, insanın kendine güvenini, saygısını, değerini yavaş yavaş yok eder. Maalesef, anne,baba, eş, kardeş, çocuklarımız gibi en yakınlarımız ile iş çevremiz duygusal şiddeti uygulayandır. Üstelik farkında olmadan ‘ayıp, günah, elalem ne der’ söylemleri ve düşünceleri ile ilk adımlar atılır.

Duygusal şiddet, bir insanı, korkutarak, aşağılayarak, tehdit ederek, sürekli eleştirerek, suçlayarak, hakaret ederek, ondan hiç memnun olmayarak, sözel, sosyal, maddi ve bazen de fiziksel baskı yoluyla kontrol altında tutmaktır.

Duygusal şiddete uğrayan insanların davranışları aşağıdaki gibidir.
– Dalgın gözleri kolayca ıslanır,

– Ürkek konuşurlar,

– Oturdukları yere yerleşmez, adeta ilişirler, ellerini koyacak yer bulamaz gibidirler,

– Ailelerini, eşlerini çok zor olarak tanımlarlar.

-Problemlerde hatanın hep kendilerinde olduğunu düşünür, kendilerini suçlar, aşağılar.

Genellikle iyi kalpli, nazik ve nitelikli insanlar olmalarına karşın çoğunun özgüvenleri zayıftır.

Duygusal şiddeti uygulayanların bir kısmı, toplum içinde ilgili, sevgi dolu, ve sorumluluk sahibi imajı çizerken, şiddeti, kişiye yalnız oldukları ortamlarda uygulamaktan çekinmez. Bir diğer kısım ise, toplum içinde özellikle alaycı, eleştirisel, küçümseyen davranışları ile şiddeti uygulamaktan kaçınmaz.

Duygusal şiddet kişinin yaşam kalite ve beklentisini düşüren, önlem alınmadığı durumlarda mutsuzlukla ve fiziksel diğer hastalıklara neden olabilir.

hayatınızdan uzak tutmak gerekir.