bugün

türkiye de kız olmanın çok keyifli olması

o kadar keyiflidir ki karanlık ve ıssız bir yolda yürüyemezsin mesela. ya da toplu taşıma kullandığında "umarım en son ben kalmam" diye düşünürsün.

mini giyersin "kaşar" olursun, uzun giyersin "kezban" olursun, dar giyersin "yollu" olursun, bol giyersin "köylü" olursun. topuklu giyersin "aranıyor" olursun, babet giyersin "itici" olursun, dekolte giyersin "orospu" olursun, kapalı giyersin "kim ne yapsın" olursun.

öyle keyiflidir ki ailende olan tüm erkekler sana her konuda müdahale etme hakkı bulur hatta ailedeki kadınlar bile kendilerine hak görür bunu. okuldaki hocan seni dersten geçirmek için senden "bir şeyler" ister ve sen bu isteklerden keyif alırsın. yaptığın her hareketin sonu keyifli bir şekilde "namus ve ahlak" kavramlarına çıkar.

erkek kardeşin özgürce kız arkadaşlarını eve getirirken sen "erkek arkadaşım var"bile diyemeyecek kadar keyif alırsın. çok keyiflidir mesela duygularını hiçe sayan am budalalarının "aşık" rolüyle oyuncağı olmak. markete gidip ped aldığında sana bakan gözler aşırı bir keyif verir mesela.

bütün bu keyiflerin sonucunda da ortaya "kezban" dediğiniz türk kadını çıkar. ama zaten kezban değil miydi, uzun etek giydi ya...

üstelik toplum "kadın evinde otursun çocuk büyütsün, erkek çalışsın ve kadını istediği gibi ezebilsin", "gelinlikle gittin kefenle gelirsin", "aman kocanı idare et", "kocandır döver de sever de", "çocuğun var boşanamazsın", "çalışıyorsun ama maaş kartını kocana vermelisin" gibi keyifli ayrıcalıklar sunar kadına.

gerçekten türkiye'de kadın olmak çok keyiflidir, yaşamadan anlaşılmaz.