bugün

terör

Kaygılandırma gereci.

Şimdi mesela bir yerde birileri can veriyor ya da uzuvlarını kaybediyor. Biz konuşmaya başlıyoruz; sorumlusu kim? Güvende miyiz? Sevdiklerim neredeler? Önlenebilir miydi? Neden? Vatanı mı bölecekler? vs...

Bazıları cevaplar buluyor ya da bulduğunu sanıyor. Öyle bir çaresizlik ki ağız dolusu küfür edip, bunu yapanları aynısı ile cezalandırmak istiyoruz. Normalde hiç aklınızdan geçmeyecek işkence fikirleri terazilerde ağır basar oluyor. Hayatınızda hiç hissetmediğiniz büyüklükte bir öfke kaplıyor içinizi. Yapacak bir şey bulamıyorsunuz.

Affetmeyi aklınızdan bile geçirmiyorsunuz. Çünkü affetmek acizlik, boyun eğmek oluyor. Bütün çocukluğunuz kahramanlıklara, zaferlere adanmış bir fikir çemberinde öylesine yoğurulmuş ki bunu bozacak her şey, her kişi birer düşman.

Evlerden çıkamayacak duruma geliyorsunuz. Telefonları elden düşürmeyip sevdiklerinizin son görülme zamanlarına bakıyor, mesajlar atıyor, insanları arıyorsunuz. Sonra bunun da bir acizlik olduğunuz fark ediyorsunuz. Sevdiklerimin ve benim güvenliğim sağlansın, bunların kökü kazınsın diyorsunuz.

Artık bunu yapan insandan hiç bir farkınız kalmıyor. Bir fikir, bir intikam hırsı onları ne kadar ele geçiriyorsa sizi de ele geçiriyor. Affetmek onların aklına ne kadar gelmiyorsa sizin de gelmiyor.

Birileri sevgi kazanacak dediği zaman ona da kızıyorsunuz. Öfke çok büyük, ne sevgisi?

Affetmek aklınızın ucundan bile geçmiyor.

Üzülmek, yas tutmak, endişe etmek dünyanın en doğal duyguları.

Affetmek ise çaba gerektiriyor.

Herkes ölene kadar kin büyümeye devam eder. Adına terör de denebilir.