bugün

kuyucaklı yusuf

keşke hiç okumasaydım dediğim roman. yusufun düştüğü halleri okudukça sanki kalbim bir mengeneye sıkıştırılmış gibi daraldım, içimi afakanlar bastı, hikayenin nereye gideceği belliydi ama bende buna dayanacak takat kalmadı.

sabanattin ali genç yaşında öldürülmese kimbilir daha ne şaheserler yazacaktı. böyle bir üslup, böyle bir karakter tasviri görmedim ben. okudukça o sayfalardan içeri girmek 1900 lü yıllara gitmek istedim. eğer gidebilsem şahendenin boğazına sarılıp onu gebertmek için hiç tereddüt etmezdim. hele kaymakamı, şakiri, kumandanı, hacı ethemi, hilmi deyyusunu mermilerle delik deşik eder sonra etlerini parçalar köpeklere yedirirdim ama muazzeze de iki tokat atardım.

ben hiçbir kitabın etkisinde bu kadar kaldığımı hatırlamıyorum.