bugün

kabak koyu

KABAK KOYU SEYAHATNAMESi (gidecekler.. gitmeyi düşünenler için )
Senelerdir ha bugün ha yarın diye erteleyip durduğum ve nihayetinde bir kaç hafta önce çadırlarımızı sırtlanıp yollarına koyulduğum koyduğumun koyudur.
Detay isteyenler için : Sabaha karşı fethiye otogarına gelmişseniz garın hemen köşesinde carrefour mağazasının önünden kalkan 08:20 faralya yönüne hareket eden ilk minübüse binebilirsiniz. beklemek sıkıcı olabilir karşısında bir lokanta var kahvaltıları çok güzel tavsiye olunur..minübüs gelir ve tepeleme doldurulur birde çantalar vs.. işkence burada başlar…yaklaşık 1 saat onbeş dakika sürecek yolculuğunuz minübüs şoförünün insiyafine göre değişebilir. ölüdeniz’i geçtikten sonra faralya yoluna girersiniz ve burada yol iki arabanın yanyana geçmesinin çok zor olduğu bir noktaya gelir. buna birde sağ tarafınızda bir karış mesafede ucu bucu görünmez bir uçurum kıyısından gitmek eklenince aşağıya değil yukarıya bakarsınız… bir de inişlerde o keskin ve kötü virajlara 120 ile giren bir minübüs şoförünüz varsa tanrıya ne kadar yakın olduğunuzu vücudunuzun en ücra köşesine kadar hissedersiniz.ömrünüze ömür katmak istediğiniz tatilin başlangıcında ömrünüz bir hayli törpülenir…iç organlarınız birbirine karışmış halde faralya ya vardığınızda kendinizi tabanlara kuvvetle yarım saatte aşağıya tesislere indirebilirsiniz. dolmuşlar da inmektedir zira kalabalık değil tekseniz 40- 50 tl yi gözden çıkarmanız gerekir diğer türlü 5 tl ye inmek mümkün. biz yürüyerek vardık çok zor olmadı. şimdilerde yaklaşık 25 civarına çıkmış tesis sayısı. en yukarılarda kalırsanız denize bir yarım saatte inmeniz gerekebilir. fiyatlar aşağılara indikçe yükseliyor.. garibin çilesi bitmez böylesine bir cennetinde bedelinin olduğu ile karşı karşıya gelince sınıflararası ayrışmanın burada bile olduğu gerçeğiyle yüzleşmeniz sizi dumura uğratabilir. günlük 250 lira olur mu lan o ha! bizim gibi çadırınız ile gelmişseniz fiyatları günlük 50 tl den başlayan ve dediğim gibi aşağılara indikçe 100 liraları geçen tesislerde çadırınızı kurabilirsiniz. sabah ve akşam yemekleri veriyorlar sadece.. çadırları kurup bölgeyi ve tesisleri keşfe çıkalım derseniz o güne ancak sığdırabilirsiniz. her yerde olduğu gibi orada da popüler mekanlar bulunmakta. buraya yazıp reklamlarını yapmayacağım bilen bilir bilmeyen öğrenir zaten.. bol bol renkli şalvarlı, rastalı, boncuklu slow motion tiplere rastlamanız an meselesi.. burada insanlar o kadar sıcakkanlı ve samimiler ki ben açıkçası rahatsız olduğumu dile getirebilirim.yapay bir doğallık hakim çevrede.. herkes herkesle iletişim kurmaya ait reflekslere kurulmuş dumanı üstünde tüten bir bok sanki..(kumsalda arkadaşlarla otururken yanımıza pat diye oturan bir kişi arkadaşın taşlarla yaptığı kuleyi ben burada bir ''ben inceltip penis diyorum'' ... görüyorum demesi ilk şaşkınlığımız oldu .gülümseyerek size gelen buyur ettiğiniz insanların o şişmiş egoları ne öyle? bütün nirvanalar burada anasını satayım.. felsefi soslara bulanmış lümpen tavırlı abiler ablalar kardeşler ne güzelsiniz siz. biz zaten sizi o kalabalık kentlerde de biliyorduk varoşlarından habersiz olduğunuz.. neyse dumanı üstünde efil efil esen bu koyun sakinleri bir tarafta öylece dursun koyun koyuna..aşağıda bir deniz var turkuaz renkte ama o dalga bir dinse de girebilsek hayalini kurduğunuz ve göremediğiniz. dağların başı da buradaki insanların başı gibi dumanlı.. ben dağları tercih ettiğimden yaklaşık 2,5 saatte cennet koyu diye bilinen yola koyuldum patikadan… asla tek başınıza rotayı bilmeden çıkmayın yola yoksa benim gibi kaybolursanız 5 saat kendinizi arar durursunuz ormanın içinde. .. gabak goyundan seyrek zamanlarda kalkan tekneler deniz az dalgalı olduğu zamanlar 200 lira civarında bir ücretle sizi cennetin sakin sularına pamuk gibi bırakabiliyor.. cennet gerçekten bir cennet ama.. sadece tek tesis bulunmakta alternatifi yok. yiyeceğiniz makul miktarda ise 10 lira gibi bir çadır ücreti ödeyip kalabiliyorsunuz burada..sabah akşam yemekleri çadır dahil 65 lira ki o yükü taşımaya değmez gerçekten. cennet camping işletmecileri fethiyeli.. kabak koyunda ki gibi büyük kentlerde işletmecilik yapmış insanlar gibi değiller.her yanıyla bizim bildiğimiz o gönlü tok, toprak kokulu anadolu insanları... odun ateşinde demlenmiş bir çayla sizi karşılıyorlar önce. burası bildiğiniz bir köy.. etrafta tavuklar horozlar tavşanlar… geyik koyundan sonra burası ilaç… gözünü sevdiğimin doğallığı… durmuş kardeşin,çok yorulmuşsun hadi şöyle git bir serinle diye seslendiği zaman indim sahile.. böyle bir denizi böyle bir maviyi daha önce fotograflarda gördüğümü hatırlıyorum yaklaştıkça.. doğayla denizle ilk orada bir kucaklaşma yaşadığım için iyi ki diyorum iyi ki … dönüşte karanlığa kalıp o kaybolduğum yollarda gecelememe izin vermedi durmuş kardeş.. teknesiyle beni sahte cennete tekrar bıraktı.. sonraki bir kaç gün kabus… çeşme, bodrum beach klüplerinden de pek farklı görmediğim tüketimin bir başka çeşidi olan bu bokumsu sulara asla gelmemek üzere terk ettim.
artık tercih size kalmış alternatif bir tatil için gidilesi görülesi bir yer cennet koyu.. kabağın tadı bozuk... cennete...ister patikadan saatlerce yürüyerek.. ister tekne ile..