bugün
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- en dindar özelliğiniz25
- serdar ortaç renault megane benzerliği9
- zall beceremiyorsan bırak git12
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu11
- ali koç9
- yorgun mermi10
- doğum gününde hatırlanmamak8
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak18
- sözlükte artık kızlar teklif edecek11
- kızların mesajlara geç cevap vermesi12
- şizofreni11
- düşün ki o bunu okuyor9
- anın görüntüsü18
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek11
- bacağa kramp girmesi10
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz10
- erkeklerin sadakatsiz olması20
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim12
- türkiye den soğuma sebepleri20
- anneler günü12
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar21
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- beni özlediniz mi doğru söyleyin15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak19
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması24
- karşı cinse giyim önerileri15
- ismet gurbuz 202411
- sözlüğe kız getirmek10
- okul müdürü nasıl korunabilirdi16
- bir erkeği cezbeden şeyler12
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- niyetin ciddi mi klişesi13
- uludağ sözlük kapatılacak11
- icardi1905'in sözlüğü bozması22
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız15
- libido düşmesi13
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- kızların yedek listesi9
- cami tuvaletinin paralı olması14
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
- dünya bandırmalılar günü15
- platonik aşkın kalp kıran davranışları12
1910 tarihli bir gaston leroux romanı.
--spoiler--
üç adet ana karakterimiz var: christine, raoul ve erik(opera hayaleti). hikaye de bu aşk üçgeninin etrafında dönüyor. hayaletimiz doğuştan deforme birisidir ve ömür boyunca bunun ezikliğiyle yaşar. sirklerde yaşayan ölü olarak sergilenir, kendisiyle alay edilir. ancak sesi çok güzeldir ve zekidir de erik. bir gün iran şahının sarayında bulur kendini şahın oğlunu eğlendirmek üzere. burada yaşadıklarıyla kalbi iyice kararır. daha sonra iran'dan kaçmak zorunda kalır. ilginçtir, yolu istanbul'a da düşer. hatta burada birçok korkusu olan padişah için gizli geçitlerle dolu olan yıldız sarayı'nı yapar. daha sonra buradan da kaçar ve soluğu paris'te alır. romanın ana mekanı olan paris opera binası'nın inşasında çalışır ve bütün o gizli geçitleri, yeraltı koridorlarını, dehlizleri ve kendi göl evini yapar. burada mutlu mesut yaşamakta, opera izleyip yöneticilerden haraç kesmekteyken bir gün gönlünü christine isimli umut vadeden bir sopranoya kaptırır. eğitmek maksadıyla ona yanaşır ama çirkinliği kızı korkutur. bu sıralarda bir de christine'in çocukluk arkadaşı vikont raoul da konuya dahil olur ve olaylar gelişir.
leroux paris opera binası'nın alt katlarında, duvar aralarında yepyeni bir dünya kurmuş. romanda en ilgi çeken taraf bu bence. genel olarak erik'in üzerinde durulsa da sadece birkaç cümlede bahsedilen fare avcısı ve şapkalı, pelerinli adam gibi opera binasının bodrum katı sakinleri de ilgi çekici. okurken onlarla ilgili daha fazla bilgi olsun istedim. keza acem karakteri de değişik bir renk. müzikalde onun olmamasını saçma buldum(onun rolleri romandakinden bambaşka vasıflar yüklenmiş madam giry'ye verilmiş).
romanın içinde hugo'nun notre dame de paris romanıyla benzer noktalar yakalanabilir. ancak hugo'nun umutsuz aşığı quasimodo güçsüz ve merhametliyken leroux'nun hayaleti güçlü, zeki ve acımasızdır. hayalet, yani erik, fiziksel olarak quasimodo gibi deformeyken karakter olarak rahip frollo'nun tutkusuna ve zekasına sahiptir.
--spoiler--
romandan uyarlanan müzikal the phantom of the opera günümüzde romandan daha meşhur durumdadır. o da ayrı güzeldir.
müzikali için: (bkz: #27687314)
--spoiler--
üç adet ana karakterimiz var: christine, raoul ve erik(opera hayaleti). hikaye de bu aşk üçgeninin etrafında dönüyor. hayaletimiz doğuştan deforme birisidir ve ömür boyunca bunun ezikliğiyle yaşar. sirklerde yaşayan ölü olarak sergilenir, kendisiyle alay edilir. ancak sesi çok güzeldir ve zekidir de erik. bir gün iran şahının sarayında bulur kendini şahın oğlunu eğlendirmek üzere. burada yaşadıklarıyla kalbi iyice kararır. daha sonra iran'dan kaçmak zorunda kalır. ilginçtir, yolu istanbul'a da düşer. hatta burada birçok korkusu olan padişah için gizli geçitlerle dolu olan yıldız sarayı'nı yapar. daha sonra buradan da kaçar ve soluğu paris'te alır. romanın ana mekanı olan paris opera binası'nın inşasında çalışır ve bütün o gizli geçitleri, yeraltı koridorlarını, dehlizleri ve kendi göl evini yapar. burada mutlu mesut yaşamakta, opera izleyip yöneticilerden haraç kesmekteyken bir gün gönlünü christine isimli umut vadeden bir sopranoya kaptırır. eğitmek maksadıyla ona yanaşır ama çirkinliği kızı korkutur. bu sıralarda bir de christine'in çocukluk arkadaşı vikont raoul da konuya dahil olur ve olaylar gelişir.
leroux paris opera binası'nın alt katlarında, duvar aralarında yepyeni bir dünya kurmuş. romanda en ilgi çeken taraf bu bence. genel olarak erik'in üzerinde durulsa da sadece birkaç cümlede bahsedilen fare avcısı ve şapkalı, pelerinli adam gibi opera binasının bodrum katı sakinleri de ilgi çekici. okurken onlarla ilgili daha fazla bilgi olsun istedim. keza acem karakteri de değişik bir renk. müzikalde onun olmamasını saçma buldum(onun rolleri romandakinden bambaşka vasıflar yüklenmiş madam giry'ye verilmiş).
romanın içinde hugo'nun notre dame de paris romanıyla benzer noktalar yakalanabilir. ancak hugo'nun umutsuz aşığı quasimodo güçsüz ve merhametliyken leroux'nun hayaleti güçlü, zeki ve acımasızdır. hayalet, yani erik, fiziksel olarak quasimodo gibi deformeyken karakter olarak rahip frollo'nun tutkusuna ve zekasına sahiptir.
--spoiler--
romandan uyarlanan müzikal the phantom of the opera günümüzde romandan daha meşhur durumdadır. o da ayrı güzeldir.
müzikali için: (bkz: #27687314)
güncel Önemli Başlıklar